Aslında gün boyunca dilimizden düşmeyen Allah’ın en güzel isimlerini anmak ve onun iç huzurunu yaşamak.
Sözcükte de ifade edildiği gibi, “Anmak ve hatırlamak anlamında kullanılır” zikir.
Tasavvufta ise zikir, dilin ve kalbin teslimiyetinin başlangıcı kabul edilen bir yolculuktur. Tevhidin teslimiyete ulaşması iman, varlık ve ilahi aşkın merkezine dönüşerek Hakk’a varmanın yoludur.
Allah ile kul arasında perdelerin kalktığı yerdir zikir. Sevgiliyi hatırlayarak derin bir teslimiyetin kapıların açıldığı ilahi Nur’un, huzurun ve umudun kavuştuğu yerdir. Dua ve zikir insanoğluna has bir özellik midir?
Ayette bildirildiği gibi;
“Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmiştir. O, Aziz’dir, Hakîm’dir.” (Hadîd, 57/1)
“Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ın zikri ile huzur bulur.” (Rad, 23/18.)
Ali (r.a.) Hazretleri:
─ Ya Rasulullah, Allah’ı nasıl zikredeyim?
Peygamber (s.a.v.) Hazretleri:
─ Ya Ali! Dizini dizime daya. Alnını da alnıma koy. Gözlerini kapa ve üç defa söyleyeceğimi dinle. Sonra sende üç defa söyle, ben dinleyeyim.
Akabinde, Peygamberimiz gözünü yumup, yüksek bir sesle, üç kere, “La İlahe İllallah” dedi. Hz. Ali (r.a.) Efendimiz (s.a.v.) de dinledi.
Hz. Ali (r.a.) Efendimiz gözünü yumup, sesini yükselterek üç defa, “La İlahe İllallah” dedi.
Bu şekilde Peygamber (s.a.v.) Hazretleri, Ali (r.a.) Efendimize cehri zikri telkin etti.
(Abdurrahman el-Cebretî’nin “Tarihu acaibi’l-âsâr fi’t-teracimi ve’l-ahbâr.” eserinden)
Kalbinizi zikre alıştırdığınız zaman dil unutsa da kalp dile hatırlatır ve siz farkında olmasanız bile dil zikir çekmeye başlar. Her şeyde Allah’ın adı anılarak onun rızası alınır. Kalbe, ibadetlere ve nefis terbiyesinin kemale ermesidir. Oysa ki Allah kalplerimizi onu anmak için yaratmadı mi? Peki biz insanlar dünya meşgalesi adı altında ne kadar anıyoruz ya da ne kadar yâd ediyoruz? Bu gaflet uykusundan ancak Allah-u Teala’yı anarak uyanırız. O öyle güzel ve merhametli bir yaratıcı ki; Bakara Suresi’nin 152. Ayet’inde, “Öyleyse siz beni zikredin ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.” buyurmuş. Kalp ile, beden ile ve tüm benliğinizle beni anın demiş. Ne güzel bir duygu, Allah’ın hem rahmetini, hem rızasını alıyor, aynı zamanda O’nun yanınızda olduğunu hissediyorsunuz. Allah ile aranızda hiç bir perde kalmadan onun hem yakınlığını hissediyorsunuz, hem de sevgisini.
Medet Ya Hu
Aşka bismillah diyen söze,
Gayret ile Allah’ı bulanan gönüle,
Hakkı zikreden dile,
Medet ya Hu.
Dili değil kalbi zikredene,
Can ile cananı bulana,
Yunus ile ben olana,
Derviş hırkasını giydirene,
Medet ya Hu.
Hak yolunu var edene,
Gönlü aşk ile yanana,
Resulü ümmet olana,
Medet ya Hu.
Maddeyi mana ile arayana,
Cümleyi söze dökene,
Dili aşk ile dönene,
Sözü, harf ile cümle cümle dizene,
Medet ya Hu.