17 C
Bursa
23 Kasım 2024 Cumartesi
spot_img
Ana SayfaGenelAkıl Hamalı İnsanın Serüveni

Akıl Hamalı İnsanın Serüveni

İnsan büyük muamma. Kendini tanımlamaya çalıştıkça karmaşıklaşıyor. Kitaplar- cümleler- kelimeler yetmiyor. Varlığı, bulunuşu, kimliği, arayışı, savunuşu ile binlerce yıldır kendisiyle, kendisinden olan ötekiyle ve şeytanla savaşımını sürdürüyor. Bu savaşımın öznesi akıldır. Aklının konum ve işlevine göre kimlik ve kişilik kazanır. Aklın tanımda, tasavvurda bulunduğu düşünüş, ilke ve idealler üzerinden yürümektedir.

Akıl, insanın var oluşunun öznesi. Kendini konumlandırırken dayandığı en büyük seçenek. Varlık sancısında aklın tanımlama ihtiyacının sürüklediği akışta; bulunduğu yeri bilmeye- anlamaya çalışıyor. Kurtuluşunun ve yok oluşunun, kuruluşunun ve yıkılışının sembolü. İnsanın sahip olduğu en önemli sermayesi. Bu sermayeyi tükettikçe veya ürettikçe kendine yol çizebiliyor, arayışını şekillendiriyor. “Muhakkak ki biz emaneti (akıl, irade ve fiil hamaliyeliği keyfiyetini ve ilahi temsilciliği) göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten (onun hamaliyeliğinden) çekindiler, (onun sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildi.” (Ahzab Suresi- 72) Dr. Hacı Mustafa Açıköz, yedi kitaptan oluşan “Homo Skeptikus ve Akıl Hamaliyeliği Tarihi: Şüphe Sorunsalı Tarihi ve Karşılaştırmalı Kritiği” adlı 7 ciltlik serisini yazarken temel aldığı ayetin mealini bu şekilde yorumlar.

Akıl hamaliyeliğini sürdürmeye çalışan insanın ilk öncüsü Adem- Havva bu sürecin ilk temsilcileridir. “İlk sofistte bu ikiliyi meraka şüpheye iten melekliğe karşı başkaldırıya seçen ve bu seçimi de bir argümana dayandıran cin akıllı şeytandır.” (Açıköz, 2006: 15)  İnsan itiraz ve isyana yönelmenin ilk örneğini şeytanda görmüştür. Sahip olduğu akıl kendi şüphe, arayış ve sorgulamasıyla doğruya da yanlışa da, iyiye de kötüye de, güzele de çirkin olana da yönelmesine önderlik etmektedir.

İnsan bir emanet yüklenmiştir. Ve bunu taşımak zorundadır. Bu yük- emanet- sorumluluk- kulluk insanın kendi imkân ve gücüyle bir yerden(doğumundan ölümüne kadar yaşadığı zaman ve mekânda) bir yere taşıması için kendisine verilmiştir. Bahse konu olan hamallık insanın gönüllü, kendi iradesiyle yapmayı seçtiği ve vazgeçemediği emelidir, çabasıdır. Sorumluluklarının, başka insanların, hedeflerinin ve bilginin hamalıdır. Ve en önemlisi sahip olduğu en güç ve değerin yani aklının… İnsan bir yükü taşıma ücret- cennet- mutluluk- varlık anlamı mukabilinde taşır. Bu karşılık bedensel olarak bulunduğu dünya hayatında anlam ve ruh bütünlüğü ile mutlu bir insan, ruh olarak yaşamına devam ettiği âlemin diğer yüzünde ise bu bütünlüğün onu büyük özlemle, minnet ve bağlılık ile kavuşmak istediği varlığın temeli ve bağlayıcısıyla buluştuğu ortamdır. Burada ruhlar diğer dostlarıyla buluşur.

Akıl insana verilir ve aynı zamanda insan tarafından kazanılır. Akılsız olan; şüphe ve merak içinde bulunmayan, düşünme fonksiyonlarını kaybetmiş ve eleştirme iradesi elinden alınandır. Bir yerden bir yere, bir kuşaktan başka kuşağa, bir zamandan bir zamana geçerken yaşadıklarının bilincinde değildir. Bazıları ne taşıdığının farkındadır, ne de bunu düşünecek iradesi vardır. Taşıma iradesi kendisine başkası tarafından verilmiştir. Taşıdığı akıl kendisinin değildir. Kendisinin köleleştirilerek ve buna da gönüllü olarak alıştığı süreçtedir. İlahlık taslayan sahte güç ve iradeler, onun aklının hamisidir. Kendisinin varlığa yönelik olarak nesneyi yorumlayıp, sorgulayıp ve şekillendirip ortaya çıkarma hedefi yoktur.

İnsanlar Akılı; söz, alet, kelime ve yazı ile kendisiyle beraber bulunana ve diğer zamanlara aktarır. Söz olarak paylaştığı, başka bir söz ile birleşerek yoğunlaşır. Bu birleşmeler yeni sözlere gebedir. Çoğalan büyüyen söz bir üretkenlik içinde kuşaklar boyu devam eder. Ta ki kuşaklar sözü merak, şüphe, anlam dünyalarında yeniden yoğurabilsinler. Sözün aynısını taklit, tekrarlama sözün artık işlevini kaybettiği anlamına gelir. Sözü aktaranlar sadece nakil ile yetinirlerse bu sözün zaman içerisinde donuklaşmasına ve çürümesine sebep olur.

Alet üretimi insan aklının en müşahhas varlık alanlarındandır. Alet dünya üzerindeki varlığını kaim kılmak, güvenliğini sağlamak ve kolaylaştırmak için insan aklının sürekli bir devinimde olduğu alandır. Alet aynı zamanda hâkimiyet mücadelesinin temel parçalarındandır. Hâkim olan insan veya devlet alet üretebilen, yenileyebilen ve pazarlayabilendir. Aletsel imkânlar insan aklının en temerküz ettiği noktalardandır.

İnsan aklı kelimelerden oluşur. Emanetini yüklendiği mesajı kelimelerle ifadelendirir. Aynı kelime ve kavramlarla her dönem ifadelendiremez. Her zaman aralığında içinde bulunduğu tarihsel yürüyüşe eşlik edecek kelime ve yorumla bunu müşahhas kılar. Kelime dağarcığı, insan aklının zenginliğinin ifadesidir. Düşünce- ruh- anlam dünyasını ifadelendirdiği kelimeler onun gücünün göstergesidir. Kelimesiz medeniyet olamaz. İlahi kelimeler, insana yeni kelimeler öğretmek içindir. İnsan öğrendiği bu kelimelere kendisine verilen akıl ile yeni kelimeler; her çağ, imkân ve mekânda mücadelesini sürdürür.

İnsan aklı yazınlaşır. Yazı, sözün- aklın bedenleşmiş hali. Yazılarak akış sağlanır. Söz olarak aktarılırken uğrayabileceği değişikliklere karşı kendi sabite ve gerçeğinden kopamaz. Yazısı olmayan medeniyet yoktur. Medeniyet yazı ile var olmuş, yazı ile kendi varlığını diğer zamanlara miras bırakmıştır. Manipülasyonlara uğrama tehdidine karşı sığınaktır.

Taşıdığı yük geçen zaman içinde insana ağırlık yapmaya başlamış, altında gitgide ezilmiştir. Yıkılırken, bozulurken, çözülürken kendi hamallık yaptığı aklın altındadır. Kendisini özgürleştirecek olanın kölesi olmaya başlamıştır. Binlerce yıl taşıdıkları hazinenin farkında olmadan yol almaya çalışırlar. Ne taşıdığını soranları azarlarlar. Taşıdığı hazineyi açmaya çalışanları bozguncu, emanete ihanet yapmakla suçlarlar. Peygamberler, düşünürler, âlimler, bilginler, felsefeciler ve aydınlar onların düşmanıdır. Yüklendiğini pazarlamayı, üzerinde muhakeme etmeyi düşünmezler. Bunu kendilerinden sonra gelenlere devrederler. Devrettiklerine sıkı sıkı tembih ederler. Hamallıklarını yaptıkları düşüncelerin- bilgilerin- algıların- arayışların kimse tarafından bilinmemesini isterler.

Akıl hamalı insan binlerce yıldır bu vazifesini sürdürmektedir. Ama içlerinden bazı insanlar bu hamallığa karşı çıkmıştır. Hamallığı bırakmıştır bunlar. Yükü taşımayı kabul etmezler. İndirmişlerdir yere. Çözmüşlerdir. Dağıtmışlardır. Yüklendikleri söz, kelime, alet ve yazıyı bırakıp, arzu, heves ve isteklerinin onları götürmek istediği yere yol almaya başlamışlardır. Kendilerinden önce emaneti yüklenenlerin onlara bıraktıklarını gereğince korumayı, anlamayı ve yaşam verecek bir ruha dönüştürmeyi başaramazlar. Ne sahip olduklarının, ne de kaybettiklerinin farkındadırlar. İnsanların kendi hâkimiyet, şehvet hazzı ve mal biriktirme hırsı ile oluşturdukları büyü bozmuştur. Büyü bozumu onları kendi gerçeklikleri ile karşılaştırmıştır.

İnsan aklı sürekli mücadele etmek zorunda kaldığı ve kalacağı cin aklı karşısındaki mücadelesini sürdürecektir. “Bunu da insan, ancak madde ve manasıyla doğasının bir bütünlük arz ettiği gerçeğini dikkate alarak fıtri rasyonel sağduyu inanç ve ilkeleri merkezli tevhidi kozmik bilinç ve bakış açısıyla yapabilir.” (Açıköz, 2006: 15) İnsanoğlu, İlahi temellendirme ve insani varoluşun amaçlarına uygun hareket- düşünüş içinde olmadıkça yeryüzündeki bulunuşunda; anlamsızlıklar, yanılmalar, aldanışlar, zulümler ve haksızlıklar sürüp gidecektir. Yaratıcı İradeden ilham alarak yola koyulan insanların var oluşu insanlığın ümididir. İçindeki derin şüpheye kulak verip, bunu anlamlı bir cevap bulma çabası içinde olan, tarihte, doğada, toplumda ve kendi benliğinde yitirdiği hikmeti arama çabası içinde olanlar zamanın ve mekânın kurucularıdır. Onların taşıdığı akıl, her türlü saptırmaya, isyana, zillete ve çürümüşlüğe cevap verecektir.


Kaynakça:

Skeptikus, Şüphe ve Bilgi – Dr. Hacı Mustafa Açıköz, Elis Yayınları, İstanbul- 2006

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Hatice yorumladı Yalan Dünya
Sümeyye yorumladı Yalan Dünya
Başak koçoğlu yorumladı Gençlik ve Din
Yunus yorumladı Gençlik ve Din
Levent Ateş yorumladı Gençlik ve Din