17 C
Bursa
23 Kasım 2024 Cumartesi
spot_img
Ana SayfaToplum - YaşamYeni Bir Yıla Adım Atarken

Yeni Bir Yıla Adım Atarken

Mükerrem kılınmış varlığa yeni bir yıla adım atmayı nasip eden, eşref-i mahlûkata  kendisine kul olma, rızâyı bâriyi kazanma, kendisinden af dileme iradesi çerçevesinde  bir fırsat daha tanıyan Rahman ve Rahîm olana hamdolsun. Bütün yaşam kalitesini rızâyı ilâhî yolunda deruhte eden, ashâb-ı kirâm vasıflı bir medeniyet inşasında hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çeken ve bize de ömür muhasebesini tavsiye eden Peygamberimiz, efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (a.s)’ya salât ve selâm olsun.

O Allah Rasûlü ki, Cebrail ile ilk karşılaşmasından yani ilk vahiyden itibaren, kendisine has, fıtrata uygun bir kültür oluşturmak için orijinal ölçütler koymuş ve bunu bizzat ashabıyla beraber pratize etmiştir: Örneğin Efendimiz, Medine’ye hicret ettiklerinde, Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz (a.s); “Bu günler nedir?” diye sordu ve bunun üzerine Medineliler; “Biz câhiliye döneminden beri bu günlerde eğleniriz” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz; “Allah size, o iki gün yerine daha hayırlı iki bayram vermiştir. Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramlarıdır.” (Ebû Dâvûd, Salât, 245) buyurarak bireyin ve toplumun en fıtri hakkı olan eğlence anlayışını, İslami bir motifle, ümmetin bir geleneği haline getirmiştir.

Allah Rasulü girdiği her yerde bireyi ve toplumu kendi haline bırakmamış, fıtriliği/orijinalliği bozan her eylem ve söyleme müdahil olmuştur. Ashabına da bu duyarlılığı miras bırakmış, otokontrol mekanizmasının her dem işlevsel olması gerektiğini salık vermiştir.

Bugün ise, islam toplumu kendi öz benliğine, eylem ve söylemine, içinde yaşadığı çevresine ve aile köklerine yabancılaşan bir toplum haline gelmiştir. Müslüman birey, İslami motife dönüştürebilme yeteneğini kaybetmiş, batı tandanslı medyanın sarsıntısı altında, algı operasyonlarıyla her türlü manipüle edilerek, büyük bir kültürel yozlaşma, sosyal dönüşüm ve önemli bir kimlik krizi yaşamaktadır.

Müslüman birey doğasındaki/fıtratındaki iyi niteliklere sahip olabilecek sosyo-kültürel alanı kaybetmektedir. Bu alan farkında olmadan ayağının altından kayıp gitmektedir. Deyim yerindeyse orijinalliğinden, kendi öz benliğinden fersah fersah uzaklaşmaktadır.  Çift kanatlı olma vasfına halel getirilmektedir. Manevi nitelikleri hiçe sayılıp bu alanla ilgili kavramların içi kapitalist bir zihniyete evrilmektedir.

Toplumu ayakta tutan insani değerlerin aşınması sonucu, muallâkta kalan bu manevi ve ahlâkî alana alternatif olarak müslüman toplum, tutunacak başka dallar aramaya tevessül etmektedir. Tam bu minvalde bu durumun bir özeti olan Ra’d suresinin 11. ayet-i kerimesi tecelli etmektedir:

“Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah’tan başka yardımcıları da yoktur.” (Ra’d 13/11)

Yozlaşarak yaratılışa aykırı bu değişmenin etkileri, müslüman toplumun bütün hücrelerine sirayet etmiş durumdadır. Özellikle de yaratılışa aykırı kültürel yozlaşmanın en kesif yaşandığı zaman dilimlerinden birisi de, maalesef, yılbaşı ve sözüm ona Noel etkinlikleri/kutlamalarıdır. Müslüman toplumlar geçmişin muhasebesini ve geleceğin planını yapacak yerde; bütün bir ömrü kendisine bahşedeni ve kendisini eşref-i mahlûkat kılanı hiçe sayarcasına, fıtratına ve iffetine ters birçok rezillikle beraber yeni yıla girmeyi bir meziyet addetmektedir. Hıristiyan batı merkezli bu yeni yıla girme anlayışı, içi küfür dolu kültür emperyalizminden başka bir şey değildir. Eğer bu kutlamalar bir peygamberin doğumunun yâdı ise, içinde iffetsizlik, düşüklük ve ilâhî olana mugayirlik barındırmamalıdır. Oysa bu yortunun içi, şirk ve küfür unsurlarıyla dizayn edilmiştir. Amacı, dâllinde olmayanın zihnini, vicdanını ve inanç alanını manipüle ederek, dalâlet çukuruna ve bataklığına çekmektir.  Müslüman kişi Rabbinin şu çağlar üstü uyarısını unutmamalıdır: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar, birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” (Maide 5/51). Ayetteki dostluk ilişki kurmama anlamında değildir. Buradaki dostluk devlet sırlarını ifşa, hukûkî dostluk vb. ileri seviyedeki alanı muhtevidir. Yine Müslüman kişi, Allah Rasulü’nün şu buyruğunu da kulağına küpe etmelidir: “Kim, bir topluma benzerse, o da onlardandır.” (Ebû Dâvûd, “Libâs”, 5). Hz. Peygamber (a.s) bu direktifiyle, kendilerini Araplardan üstün gören ve Arapların da bu anlamda başarılı bir algı operasyonuyla zihinlerini bu yönde manipüle etmeyi başaran, aynı zamanda bölgede yoğun bir şekilde bulunan Ehl-i kitap kültür emperyalizminin etkisinden islam toplumunu kurtarmayı amaçlamıştır. Bu yasaklama veya bu sınır çizme eylemi, dinî ve kültürel bağımsızlığın inşasıdır. Hadiste net bir şekilde taraf olma beyan edilmiştir. Bu taraf olma, ya islamdan yana taraf olmayı, ya da islam karşıtı taraf olmayı içermektedir.

Velhasıl her toplumun bir kültür politikası vardır. Olmalıdır. Allah Rasûlü (a.s) tam da bu bağlamda, orijinal bir nesil ve kültür politikası gütmüştür. Bu süreçte Hz. Peygamber’in (a.s.), başka toplumların ‘dinî sembolleri’ mesabesinde olan tavır/hal/davranışlardan islam toplumunu muhafaza için onlara yasak getirmesi, yerinde ve işlevsel bir eylemdir. O zaman şunu diyebiliriz, fıtratı bozmamanın en belirgin adımı, Allah Rasûlü’nün ayak izlerini takipten geçer.

Nebevî eylemin adımını takipte devamlılık için, bizi terbiye edenin şu mesajını asla unutmayalım, “Ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar onlara tabi olmadıkça asla senden razı olmazlar. De ki; Gerçek yol ancak Allah’ın yoludur. Sana gelen bunca ilimden sonra onların isteklerine/hevalarına tabi olursan bir daha Allah’tan sana hiçbir dost ve yardımcı yoktur.” (Bakara 2/120).

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Hatice yorumladı Yalan Dünya
Sümeyye yorumladı Yalan Dünya
Başak koçoğlu yorumladı Gençlik ve Din
Yunus yorumladı Gençlik ve Din
Levent Ateş yorumladı Gençlik ve Din