Bir bireyin, en saf, en korunmasız fakat en sevgi dolu ve merhametli olduğu dönem şüphesiz çocukluk dönemidir. Çocuk, kalbindeki saflık nedeniyle henüz kötülük vasfını idrak edemez ve tatbik edemez. Onun iyi duygulara karşı olağanüstü çabası ve bilinçsiz bir heyecanı vardır; hayvanlara karşı dostluk bağı buna mukabil kuvvetlidir. Anne babaya, akrabaya ve ya komşulara karşı bitmek tükenmek bilmeyen bir anlayış ve sevgi meyli vardır; adalet duygusu ve hoşgörüsü en yetkin düzeydedir. Kur’an’ın bizlere öğütlediği bu mükemmel davranış ve özelliklerin insanlarda küçük yaşlarda ortaya çıkması, şüphesiz Yaratan’ın (c.c) insan ruhunda zuhur eden güzelliğinin birer temâşâsıdır. Kainatın eşsiz güzelliğini küçücük bedenlerinde görürüz. Dünyaya adım attıklarında sadece parmaklarına dokunsak bile, hayata tutunan bu minik eklemler en güzel bağın sevgi olduğunu bize hatırlatır. Mükemmel bir düzen, işleyiş ve eşsiz bir denge ile yaratılan âlemin aksini, bu narin, savunmasız ve bir o kadar da güçlü minik bedenlerde seyretmeye doyamayız. Keza küçük kalpleriyle verdikleri yaşam mücadeleleri ile sabrı öğretirler bize. Günümüzde en çok kaybettiğimiz duygulardan biri, belki de zaafımızın, yaramızın merhamet kaynaklı olmasıdır. Bir çocuğun, kâinata ve canlılara olan merhametine de defaatle şahit oluruz. O halde, anne rahminden itibaren İslâm’ın özünü ruhunda barındıran çocukların ahvali ve yetiştirilme esaslarına İslâm’ın penceresinden bakalım.
Günümüzde yeni dünya düzeni ile birlikte hayatımıza giren birtakım gelişmeler, zorluklar yahut ayrıcalıklar bulunmakta. Hayat şartları yahut kendimizin yetiştirilme şartlarının olumsuzluğu sebebiyle de bazen gözden kaçırdığımız, unuttuğumuz ve ya üşendiğimiz bir takım tutum ve davranışları tekrar gün yüzüne çıkaralım ki, mutlu aile olmanın şuuruna varalım ve kazanımlarını tadalım. Sağlam bir aile, şu dört ayak üzerinde kurulan kutsal bir müessesedir; sevgi, güven, fedakarlık ve hoşgörü. Bunlardan bir tanesinin sarsılması, ailenin sarsıntısına yol açar. Hoşgörüsüz, umursamaz ve bencil olan ebeveyn, çocuklarda geri dönüşü olmayan yaralar bırakır. Şunu unutmayınız ki, ebeveynlerin hem biyolojik hem de evlatlık çocukları üzerinde hakları vardır. Ayrıca “çocuk terbiyesi” kavramı üzerine düşündüğümüzde; çocuğu dövmenin, ahlakını bozacağını, onu daima yalana iteceğini unutmamalıyız. Allah korkusu haricindeki korku düşünceleri çocuk için zararlıdır. Çocuk, anne ve babasını korku sebebiyle dinler; oysa, onları korku haricinde içten sever ve sayarsa ömür boyu ailesini önemseyecektir. Çocuklarımıza hoşgörülü yaklaşalım, ilgi ve alaka gösterelim, gerek oyunlar ile gerek sohbet ile daima yanlarında olduğumuzu gösterelim. İbn-i Haldun’un “Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın; zira zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin, yeter” diyerek belirttiği gibi üzerinde durulması gereken en önemli husus çocuğa rol model olmaktır. Çocukların yetişkinliğe ulaşana dek beslenme, barınma ve korunma ihtiyaçları ebeveynler tarafından karşılanmalıdır. Yine ebeveyn, çocukları arasında eşit muamele sağlamalı, onlarla hediyeleşmeli, onlara karşı ne aşırı ciddi, somurtkan olmalı ne de çok fazla laubali yaklaşmalı, gerekli saygı sevgi çerçevesini korumalıdır. Anne ve baba, bilhassa çocuğun sevgi ve güven gereksinimlerini karşılamalı; yaşıtları ve ya başkalarının yanında çocuğa bağırmak, onu diğer çocuklar ile karşılaştırmak gibi kalbini, ruhunu zedeleyici davranışlardan da kaçınmalıdır. Çocuklara kesinlikle beddua edilmesini yasaklayan Allah Resulü (s.a.v.), onlara sevgi ile yaklaşır, gönüllerini hoşnut etmek için hediyeler verir, onlarla oynar ve şakalaşırdı.
İslâm’a göre, bir insanın var oluşunun temel gayesi, Allah’a kulluk yapmanın şuuruna ermesidir ve bunun gereğini de yerine getirmesidir. Öte yandan Kur’an’da çocuklar çoğu kez, ebeveynine asıl hedeflerini unutturan ve onları Allah’tan uzaklaştıran engeller arasında gösterilmiştir. Çoğu insan, mal ve evlât sahibi olmayı hayatının biricik gayesi olarak görür ve bu temellükle Allah ile olan bağını tehlikeye düşürecek girişimlerde bulunur. Bu yüzdendir ki bazı ayetler, bu vasıftaki kişileri ikaz etmekte ve asıl gözetilmesi gereken hedefi göstermektedir. Her ne kadar insanlar, çoluk çocuğa sahip olduklarında kendi kendilerine yeterli ve güçlü olacaklarını zannediyor ve bunu başkalarına karşı bir üstünlük olarak görüyorlarsa da (el-Hadîd 57/20) tek bir çocuğun dünya ve ahiret mutluluğunu gözetmek dâhi, bilhassa anne babanın önemle üzerinde durması gereken bir durumdur.
Aile içindeki huzur, cennetin ta kendisidir.
Bir çocuğun gülüşü, kâinatın en güzel sesidir. Nice gülüşler duymak ümidi ile.
Selam ve dua ile.
Başarıların daim olsun.