Şeddâd b. Evs’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Zavallı (ahmak) kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan (ve buna rağmen hâlâ) Allah’tan (iyilik) temenni edendir.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 25; İbn Mâce, Zühd, 31)
İhlas, sabır, tefekkür, inanarak istemek, sığınmak, emin olmak.
Düşman aramadım fani âlemde. Anladım ki, insanın en büyük düşmanı nefsiymiş; gene en usta yaralayanı kendisiymiş.
Nefis zulüm eder kalbimize, çok ince bir çizgidir, çok çetin, azılı düşmandır. Ele geçirir o güzelim yüreği.
Nefis kalbi tutsak eder. İşte orada başlar savaş. Kişi kendiyle, derdiyle divane olur.
Psikolojik hastalıklar, iç sıkıntılar, huzursuzluk ve fazlasıyla beklenti, beyhude lezzetsiz günler, yıllar, veryansınlar zihnen ve fikren vuku bulur.
Değil mi? Arayış içinde insanoğlu kendini yitirir ve dünyaya geldiği gibi olmaz. Oysa ki yaratılan her canlı, İslam ahlakı üzerine saf, pak, tertemiz gözlerini açar; altın bir tepsi içinde nur gibi.
Tabelalar, reçeteler, mektuplar, muştular ona kendini bulması için dünyanın fani, geçici misafirhane olduğunu beyan etmiştir.
İhlas ile nefsine yenilmeyenin yolu nûr-i Rahmân olur. Nefsi ile arayış ise yolu zifiri karanlık olur.
Hırs ile değil, akıl ile hareket etmek elzemdir. Hırs, nefsi duyguları kamçılar; nefret, kibir, haset, benlik gibi duygular kalbin nurunu alır. Aldıkça insanoğlu artık kendi kalbine hükmedemez hale gelir.
İnsan, aşk ile yoğrulmuş bir hamurdur ki, sevgiye meyli olan kalbi, Hakk’ın nuruyla parıldar. Kalp, sevgi ile dolduğunda, her dem bir gül bahçesine döner; sevgi, insanı insan eder, insanı olgunlaştırır.
Kalp ile bağlılık, ihlas içinde yaşamak, her nefese şükür, her gördüğüne cennet, her dokunduğu yüreği Allah rızası için olmalıdır. İnsanın kulluk vazifesidir.
Sonsuz güzellikleri bahşeden ve sonsuz nimetleri vaat eden en güzel sevgili, kâinatın tek sahibi, dilediğine veren, dilediğinden alan, kudreti ve hikmetinden sual olunmayan; kapısı açık, affı, mağfireti bol olan, ‘Benden isteyin’ derken bu isyan neden?
Çünkü ihlas, yani kalp ile bağlantı zayıf, nefs ile bağlantı; dünya aldatıyor, istekler yanlış adreslerden talep ediliyor.
Nefsin istekleri kalbi çürütür, yoldan saptırır. Kalp ile sevme, görme; ‘Sen kusursuz birisin’ dedikçe ve insanoğlu ‘Evet’ dedikçe, kalp nefsin eline geçer. Oysa İslam ahlakı üzerine doğan, yaşayan her kul bilmelidir dinin sünnetlerini, yolunu.
Sevgiyle yaklaştıkça, kimlik arayışında önce muştulara inanarak baki âlemin ebediyet olduğunu, orada bir yere sahip olmak adına nefes alınsa bir Besmele, bin keramet; şeytan kovucu diye kalp söylese, huzur ve teslimiyete kavuşur. Tüm azalar hiçlik makamına erer. İşte o vakit şeytan korkar bu dua eden, sevgi yüklü, ihlaslı, gül kokan kalpten.
Rabbim cümlemizi nasiplenenlerden eylesin.
Allah’a emanet olun.