İnsanlık tarihi boyunca, nice milletler meydana gelmiştir. Bu milletler çeşitli kültür ve dini inançlarla varlıklarını sürdürüp, veya zamanın getirdiği bazı sebeplerle yok olmaya mahkûm kalmışlardır.
Geçen bir bilgiye rastlamıştım deniliyor ki, ‘’Dünya üzerinde şu an matematiksel olarak 45 milyar insan huzur içinde yaşayabilir MİŞ.’’
Ben bu bilgiye rastladığım zaman ise dünya nüfusu 7 milyar. Her şey apaçık ortada iken, halen dünyayı paylaşamama, maddi çıkar ile kendini meta haline getirip varlığını eşyaya hizmete adayan insanoğlu neyi kim için paylaşamıyor?
Dünyanın her bir toprak karışı ayrı bir güzellikte nimetlerini filizlemeye devam ederken, varlığını dünyanın safsata ideallerine arındıran insanoğlu galiba çağın dayattığı hokkabazlık oyunuyla karşı karşıya.
Çünkü bu durumu en güzel ifade eden bir mazlumun sözü düştü hatırıma:
“ANNE! CENNETTE YEMEK VAR MIDIR?”
Bu söz 21.yy’ın modern ve çağdaş dünyasında bir mazlumun ölmeden önceki son sözüydü. Peki bir çocuk ölmeden önce annesine neden böyle bir cümle kurar ki?
Ben söyleyeyim size;
Zalimin zulmü mazlumun rızkının sefaleti olduğu zaman.
Her gün çeşit çeşit olup, bazen ise elimizin tersiyle geri ittiğimiz o sofranın hüznü bu mazlumun haykırışlarına ulaşmış mıdır?
Hakikati kendi kör ve müptela fikirlerimiz uğruna zayi ettiğimiz bu çağ, insanı meta haline getirip; adeta ruhunu dünyanın safsata nimetlerine adamaya devam ettirdikçe, mazlumun haykırışı arşı inletmeye devam edecektir.
Tarih boyunca bir çok mazluma yolda kalmışa umut olan bu millettin en büyük değeri olan merhamet ve adaleti onu her daim yeryüzünde öncü kılmışken, ne oldu da mazlumun haykırışı , zalimin kahkahasıyla duyulmaz oldu.
Galiba burada, hakikatin de çağın dayattığı bir esaret altında olduğu aşikardır. Oysaki hakikat yani asıl olan şey, ne zamanın tutsağı altında kalır ne de safsata düşünceler uğruna zayi edilebilir.
Yaradılışı gereği yaratıcıya hizmet ile şereflendirilen insan tarih boyunca bu hizmet etme görevini çeşitli safsata idealler ve boş fikirler uğruna zayi ederek hem dünyevi hem de uhrevi hayatını yok etmekle karşı karşıya kalmıştır. Çağın dayattığı özgürlük ve modern dünyanın göz önüne serdiği bu dünyaya olan sevgi, yavaş yavaş milletleri ruhen ve fikren yok etmektedir.
Çünkü her millet bir inancın, geleneğin ve topyekûn medeniyetlerin ürünüdür. Bu değerler yok edilirse, milletleri ayakta tutabilecek hiçbir manevi güç göremezsiniz.
21.YY’ın dünyası artık maddeler ve eşyalar üzerinde oynadığı oyunlarla, milletlerin en büyük değeri olan inancını yok edip onları adeta sıradan kullanılmış bir eşya gibi yok etmektedir.
Sebep ne olursa olsun, şunu asla unutmayalım ki;
HAKİKATİN HAYKIRIŞLARI SEMALARI TİTRETMEDİKÇE YERYÜZÜNDEKİ ZULMÜ BERTARAF EDEMEZSİNİZ.
Ağzınıza yüreğinize ellerinize sağlık hocam 👏👏👍👍