Akşam saati, yorgunluktan bitkin bedenini son gücünü kullanarak motoruna taşıyordu. Aklında tek bir şey vardı: Eve gidip, karnını doyurup yatmak.
Düzeni bozulduğundan beri akşam keyifli çay saatleri, eğlenceli film izleme vakitleri, meyve lezzetinde ferahlarken takılan sımsıcak kahkahalar da yok olmuştu.
Soğuk ve havasız evinde yalnızca ağır sigara kokusu ve hiç yerinden oynamayan sabit eşyalar vardı. İnsanın evi, huzur kaynağı, yuvası ve beslendiği yerdi, o nedenle evlenmişti. “Tek dileğim vardı, hep onu istedim Rabbimden: Bana saliha bir eş ver, huzur bulayım dedim, olmadı. Azabım, eziyetim, şimdi de bitmeyen çilem oldu. Olsun, bu da geçer yahu” deyip motoruna bindi. Ne yazık ki, ilk çevirmede durdurup araman var dediler ve karakola götürüp nezarete attılar.
Kafasının içinde akrepler geziniyordu, henüz yüreğine inmemişti öfke, ah edip sayıp sövmüyordu, sadece delice düşünüp neden bunları yaşadığını anlamaya çalışıyordu. Herkes gibi o da olmadığı için boşanmaya kalkmamıştı. Eşi evi terk edip boşanmak istemiş, peşinden sürekli başka davalar açıp sürekli para talep etmiş, avukat mahkeme, nafaka derken birikenlerin ödenmemesi üzerine yakalanmıştı. Caydırıcılık içinmiş bu yakalanma, neyden cayması gerekiyordu, burayı anlayamıyordu. Giden gittikten sonra yokuşa sürüp canına kadar uzanıyordu. Peki ya adalet? Kim nasıl alacaktı onun bu zulmedilerek elinden alınmış haklarını…
Ülkemizde her yıl ortalama 600 bin çift evleniyor. Aşağı yukarı oynamakla beraber ortalama 350-400 bin çift boşanıyor. Mahkeme salonları bu işlemin detaylarını tespit için dolup taşıyor. İyileştirme adına türlü yenilikler yapılsa da aile gibi mahrem bir teşekkülde veriler çok net ortaya konulamıyor. Doğal olarak ifade ve şahitlerle hükme gidiliyor. Zalim ve eziyet eden taraf daima bunun için fırsat bulabiliyor, zira yasalarda her zaman büyük açıklar var.
Kadını zulüm ve eziyetten korumak için kabul edilen “kadının beyanı esastır” birçok suçsuz erkeğin hayatını zindana çeviriyor. Yasalar karşısında her yönüyle kadına pozitif uygulamalardan nefes alamayan masum erkekler çaresiz hayatlarını zindan çeviren bu gerçekle boğuşmaya çalışıyorlar.
Asgari ücret alan bir adamın evi kira olduğunda, nafaka artı mahkeme masrafları, kira ve faturalarla hayatta kalması imkansız hale geliyor. Akıl hastanelerinde ayrılıktan sonra normali bulamayan sayısız hasta var. Kadınlar iki öfkelenip ayağa kalksalar da erkekler, onur meselesi yapıp yıkılıyorlar.
Adalet, hakkı yerine vermektir ve her iki tarafın acısını dindirir. Sevincin ve mutluluğunla yapılan bir başlangıcın hezeyanla sonuçlanması toplumsal bir yaranın kanama sebebidir. Sosyolojik olarak hızlı geçiş sürecinde sağlıklı birey sayısı çok azalırken, bir de bunu sağlıklı çift ve ilişki olarak incelediğimizde çok çok daha azalıyor.
Çevre şartlar, ekonomik dengesizlikler, sürekli değişen yasalar, deforme olan değerler, bozulan ahlaki dengelerimiz ve sonuç.
Boşanma çekişmeli de en az 3,5 yıl; bu ne demek? Ömrünün en az 1300 günü zehir oldu demektir. Senin sevenlerinin, onun ve onu sevenlerin. Buna mal ayrılığı, velayeti de ekle. Ağzın sütten yandı, yoğurdu üflemeye ömrün yetmeyecek.
Olay, psikolojik yönüyle iç içe travmalar barındıran bir örüntü iken bunu kalabalık önünde sürekli deşmek, kişi ruh sağlığı açısından yıpratıcı olduğu kadar hayata tutunma gayretini de olumsuz etkiliyor.
İçinde sevginin kalmadığı, yuva düzeninin bozulduğu, her iki tarafın da birbirinin sesine bile tahammül edemediği bir teşekkül bitmiştir zaten, bunun hukuki kısmı mali mahkemelerce iş ortaklığı hükmü altında ele alınsın. Aile olma işi o an bitirilmezse, yeni başlangıçlar için şansı kalmayan taraflar buhrana düşüp kendileri ya da karşı taraf için korkunç sonuçlar doğuran hamleler yapıyorlar.
Artık teknoloji her şeye hakim, ödeme, harcama, gelir hareketleri çok az kaçakla takip edilebiliyor. Aile teşekkülünü bitirip sonrasında varsa ortak edinilmiş ev, araba bunların bedelleri hesaplanıp işlem yapılır. Bu arada özgürleştiğini hisseden taraflar rahat bir nefes alırlar. Birbirinin boğazına sarılmış iki yetişkin ve onların etrafındaki yakınlardan daha tehditkâr ve yaralayıcı çok az durum vardır. Huzursuzluk artı baskı, gelirin yetmemesi artı sürekli yükselen tazminat ve icralar, sağlıklı ve sıradan bir insanı çok kısa sürede agresif ve saldırgan yapacaktır.
Yetişemediği yerde, çözümsüz ve yetersiz kaldığında, hızla çoğalan talep ve biriken borçlar karşısında beden ve ruh sağlığından olan kişi, ölçülü düşünme yeteneğini de kaybedecektir doğal olarak.
Adalet tartının düzlemesine kadar aranır. Eğer tartının bir tarafındaki kese diğerinden ağır ise doğru tartma ihtimali yoktur. Yasa koyucu tekrar gözden geçirip denge ve esas alma ölçülerine bakarsa açık yerleri çok net görecektir. Suça yatkınlık, kabahatte süreklilik, sosyal uyumsuzluk, aşırı öfke, madde bağımlılığı, kumar, alkol gibi aile birliğini sağlıklı yürütmeye engel unsurlardan biri ya da birkaçını barındıranla, sağlıklı sosyal hayatı, başarılı işi, uyumlu psikolojik yapısı olan insanları aynı hükümlerle yargılamamaları gerektiğini görecektir.
Zira beyan esastır’ı ölçü alıp, türlü planla, eşlerini perişan eden şeytani kadınlar var. Karıncayı incitmez dediğiniz insanlardan cani çıkartacak kadar canını daraltan aileler var. Yasa, bu oluşumların dışında olmalı, bu zulüm oyunlarına zemin oluşturmamalı.
Hakkaniyetli bir şekilde bakıldığında gerçekten boşanmanın ardından hayatının dengesini kaybedip perişan olmuş erkek sayısını tespit edip, yasaların ne kadar adil veya ne kadar haksız kararlar verdiklerini araştırıp yeni ve adil düzeltmelere gidilmesi, birçok kadını hayatta, birçok erkeği de ruh sağlığında bırakacaktır.
Bazen sorunlar büyüdüğünde yanlış yerde durup çözüm ararız, bakacağımız yer çok daha başka yerdir, göremeyiz. Daha dikkatli bir şekilde, daha temiz bir yaklaşımla, kadının yerini, ailenin değerini, boşanma sürecini, huzurlu sonuçları görmek ve güzelleştirmek mümkün.
Sadece kopyalamak yerine insanımıza bakarak, onun değer ve hassasiyetlerini, zeka ve hinliğini, intikam alma dürtülerini, hasılı Türk kadını ve erkeğini ölçü alarak uygun ve adil bir yasa hazırlamakla yolumuzu açık ve aydınlık kılabiliriz.