Bu ayki yazımda sizlerle birlikte mübarek kadın Hz. Aişe hakkında muhabbet edeceğiz ve bu mübarek kadın aracılığıyla çok önemli hususlara değineceğiz.
Hz. Aişe, yani Müminlerin annesi. Peygamber efendimizin üçüncü eşi, Hz. Ebubekir’in de kızıdır.
İslami ilimlere katkısıyla bilinir. Hem babası Hz. Ebubekir’den hem de eşi Hz. Muhammed’den İslam hakkında pek çok şey öğrenmiş; zekası, anlayış kabiliyeti, güçlü hafızası ve imanı sayesinde çok güçlü şekilde yetişmiş ve başkalarına nasip olmayan bilgilerle donatılmıştır. Özellikle Peygamberimizin ev yaşamı, evlilik adabı gibi bilgilere günümüzde Hz. Aişe sayesinde ulaşabiliyoruz.
Peygamberimizi her anlamda çok iyi inceleme şerefine nail olmuş bir kadın o. İki cihan güneşi efendimizin söylediklerini ve yaptıklarını aklına kazımış, böylelikle de pek çok hadis ve sünnetin dilden dile günümüze kadar aktarımına vesile olmuştur.
Hz. Aişe, Kuran ve sünneti en iyi bilen sahabilerdendi. Küçük yaşlarından itibaren Kuran’ı ezberlemeye başlamış, çeşitli tefsirler yapmıştı. Diğer insanlara aktardığı hadis ve sünnetlerden yanlış nakledilmiş olanları derhal düzelttirmiş, en doğru şekliyle insanlara ulaştırmaya gayret göstermişti.
Arap dilini büyük bir ustalıkla kullanan Hz. Aişe, Arap şiiri hakkında da çok fazla bilgi sahibiydi. Birçok beyit, kaside ve manzumeyi ezbere bilirdi. Kuran’ı ve hadisi öğrenme ve anlama bakımından da katkı sağlayacağını düşündüğünden, “Çocuklarınıza şiir öğretiniz ki dilleri tatlansın” derdi.
Hz. Aişe, döneminin ünlü hatiplerindendi. Arap dilini çok iyi şekilde konuştuğu ve telaffuz ettiği için, konuşması insanlara çok tesir ederdi. Kuran ve sünneti en iyi anlayanlardan biri olan Hz. Aişe, her anlamda derin bir kültür anlayışına sahipti. Bu derin kültür ve bilgi hazinesi bakımından, Peygamberimizin vefatı sonrasında da Medine’nin bir ilim irfan merkezi olarak kalmasını sağlayan önemli bir isimdir.
Yaşamı boyunca kız çocukları ve kadınların ilim öğrenmesi gerektiğini savunmuş ve birçok kız çocuğu ve kadını yıllar boyu eğiterek ilimle buluşturmuştur. Buradan da anlaşılacağı üzere, 1400 sene evvel dahi kız çocukları ve kadınların eğitim görmesi, ilim sahibi insanlar olması için verilen onca çaba günümüzde de karşılıksız kalmamalı; özellikle kız çocukları ve kadınların ilim öğrenme yollarının tıkanmaması gerekmektedir. Eğitimin cinsiyeti yoktur. Kız veya erkek olmasına dikkat edilmeksizin her insan eğitim alma hakkına sahiptir. Günümüzde bile hala Müminlerin Annesi olarak anılan kadın olan Hz. Aişe de ömrünü bu hususa adamıştır.
Aslında bu ayki yazımda Hz. Aişe’yi anlatmamın özel bir sebebi var.
Biliyorsunuz ki içinde bulunduğumuz şu günlerde dünya, Afganistan’da yaşanan olay ile çalkalanmakta. Afganistan yönetimi, ülkesindeki kız çocukları ve kadınların eğitim hakkını tamamen durdurmuş durumda! Üniversitelere yalnızca erkek öğrenciler girebiliyor ve okul çağında olan küçük çocuklardan yalnızca erkek olanlar eğitim alabiliyor.
Ben bu haberi ilk okuduğumda doğrusunu söylemeliyim ki çok da şaşırmadım. Neden mi? Çünkü günümüzde şeriatla yönetilen hiçbir ülkenin yasası aslıda Kuran değil de ondan!
Yani öyle, “Bu ülkenin dini İslam!” demekle İslamiyet’i gerçekten yaşamak ve onun kurallarına göre hüküm sürmek çok ayrı meseleler.
Düşünsenize bir! Çok iyi bir şef olduğumu iddia etsem ama aslında yaptığım yemeklerde şekeri, tuzu veya işte ne bileyim bir şeyleri tam ayarlamayı başaramıyor olsam benim hakkımda ne düşünürsünüz? Elbette ki dünyanın en başarılı şefi olduğumu düşünmezsiniz herhalde.
Günümüzde kendini İslam devleti olarak tanımlayan devletlerin de asıl olayı bu. Şeriatla yönettiklerini sanıyorlar ama şeriatı (haşa) kendi çıkarlarına göre uyarlamaya çalıştıkları için bir türlü başaramıyorlar.
Arabistan dediğiniz ülke yüzyıllardır Müslümanları sömürerek hüküm sürmüş bir devlet olan İngiltere’nin kapısında sürünmekte. İran deseniz, şeriatı başı açık kadınların öldürülmesinden ibaret sanan, Kuran yasalarını işine geldiği gibi algılayan bir ülke. Afganistan’dan zaten bahsettik, kadınların eğitim hakkını ellerinden alarak onları cahilliğe sürüklüyor ve tüm bu saçmalıkları da İslam olarak nitelendiriyor.
Hayır hayır hayır, binlerce kez hayır!
Kız çocuklarının ve kadınların eğitimi Kuran ayetlerinde, kıssalarda ve Hadis-i Şerif’lerde çokça geçen bir konudur.
Bizim Peygamberimiz, kız çocuklarının utanç kaynağı sayılıp diri diri gömüldüğü bir çağda kızını omzuna alıp sokaklarda gezen bir Peygamber. Kızı odaya girince ayağa kalkıp ona hürmet gösteren, her anlamda edebinde ve eğitiminde kusur etmemeye çalışıp onu en güzel şekilde eğiten bir Peygamber. Şimdi, bu insanlar hem bu anlattığım Peygamber’e inandığını, onun sözlerini rehber edindiğini söylüyor hem de bir gün aniden ülkedeki kız çocuklarının okumaması gerektiği kararını alıp üniversite önlerine silahlı kuvvetler koyuyor! Söylesenize, okulların önüne koyduğunuz o tüfekli tabancalı adamlarınızla neyi kimden koruduğunuzu sanıyorsunuz? Kadınları ilimden mi yoksa kendinizi ilim sahibi kadınlardan mı?
Bu tarz zırvalıklar yüzünden dünyadaki insanlar İslam’ı yanlış algılıyor, böylesine güzel bir din hakkında yanılgılara kapılıyorlar.
Bu konudan direkt bahsetmek yerine Hz. Aişe’den yola çıkarak anlatmanın daha uygun olacağını düşündüm. O ki ömrünü ilme ve eğitime adamış bir kadın. Yaşamı boyunca öğrenmiş ve öğretmiş, Peygamberimiz’in vefatından sonra dahi bulunduğu şehri ilim irfan merkezi yapabilmiş çok özel bir hanımefendi. Hem bu insanlara inandığımızı, onların yolunu yolumuz bildiğimizi iddia ediyoruz hem de adımızı böyle uygunsuz şekillerde andırıyoruz.
Estağfirullah…
Uzun lafın kısası, Hz. Peygamber (sav),“İlim tahsili kadın erkek her Müslümana farzdır.” (İbn Mace, Sunne, 17) buyurmuştur. Kadın olsun erkek olsun hiçbir insanın ilim yolu tıkanmamalıdır, hele ki bu zırvalık “İslam” adı altında hiç yapılmamalıdır.
İlimle kalın…