Kur’an’da zina yapmak, kumar oynamak, adam öldürmek, gıybet etmek gibi pek çok günah tenkit edilir ve sakınmamız gerektiği söylenir. Ancak Kur’an’da öyle bir günahtan bahsedilir ki; Allah’a savaş açmakla eş tutulmuş ve başka hiçbir günah için böylesi bir üslup kullanılmamıştır. O günahın adı ise; ‘FAİZ’ dir.
Nitekim Allah Bakara Suresi’nde, bu günahın neye denk geldiğini şöyle tasvir eder: ‘Bunu yapmazsanız (faizi bırakmazsanız) Allah’a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin!’ (Bakara/279)
Yine Bakara Suresi’nde faiz yiyenler için başka çarpıcı bir ifade daha kullanılır; ŞEYTANIN ÇARPTIĞI ADAMLAR!
‘Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar.’ (Bakara/275)
Bu ifadeler Kur’an’da başka hiçbir günah için söylenmezken, İslam’da faize karşı çok net bir yasak, yadırgama ve kınama söz konusu iken, neden biz Müslümanlar günümüzde faiz çamurunun içine saplanmış derbeder bir haldeyiz?
Malumdur dünya piyasası her yerde faiz çarkı ile dönüyor günümüzde. Üstelik yeni de değil, yüzyıllardan beri istikrarla dönen bir çark bu! Nitekim Cahiliye Dönemi’ne baktığımızda Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası Abbas ile Halid bin Velid’in ortak bir faiz işletmesi olduğu ve bu işten ciddi bir servet elde ettikleri, keza faizin o dönemde başka kişiler tarafından da sıkça uygulandığı kaynaklarda geçmektedir. Ancak Allah faizi sert bir şekilde yasaklayınca, Hz. Muhammed( s.a.v) halka seslenerek: “İyice duyunuz ki Cahiliye devrinden kalma bütün faiz borçlarını kaldırıyorum; ilk kaldırdığım faiz alacağı da amcam Abbas’ınkidir!” (Ebû Dâvûd, “Hac”, 57) diye buyurmuş ve faizi yürürlükten kaldırmıştır.
Peki şiddetle yasaklanan faizin bize ve toplumumuza ne gibi zararları vardır? Büyük düşünür Fahreddin er-Razi bu mazarratları şöyle sıralar:
Faizin etkileri sadece alan ve veren kişiyi değil, bütün toplumu etkiler.
Karşılığını vermeden kişinin malını almak, mülkiyet hakkının dokunulmazlığına aykırı olduğundan haramdır.
Dünyanın denge ve düzeni icra edilen meslekler ile ayakta durur. Faiz yoluyla para kazanmak ise kolay ve zahmetsizdir. Eğer insanlar faiz yemeye alışırlarsa, riskli ve meşakkatli işlerde çalışıp çaba göstermezler.
Faizcilik serbest olursa yoksul ve yardıma muhtaç kişiler ancak faiz vererek mal sahibi olur. Böylesi bir adaletsizlik yüzünden ise infak, yardımlaşma, zekat gibi erdemli davranışlar son bulur.
Genel olarak faizle borçlanan yoksul olurken, borç veren zengindir. Zengin ve güçlü bir kimsenin, yoksul ve zayıf bir kimseye verdiğini fazlası ile alması, merhametle bağdaşmaz ve ahlaki olmaz.
Allah’a savaş açmak yerine O’nun rızasını kazanmak ve faiz çamurunda sürünmek yerine doğru yolda koşmak dileği ile…