“Bu zamana kadar başımıza ne geldiyse şaşırtıldığımız, bezdirildiğimiz ve yıldırıldığımız için geldi. Şaşırmayacağız, bezmeyeceğiz, yılmayacağız. Şaşırtırlar; şaşırmamanın devası zekadır. Bezdirirler; bezmemenin ilacı aşktır. Yıldırırlar; yılmamanın merhemi imandır.” der Üstat Necip Fazıl Kısakürek.
Günümüzde hem dış güçlerin hem içimizdeki fitneci güruhun ‘böl, parçala, yut’ felsefesi, tefrikaların gölgesinde yaşamamıza neden oluyor maalesef… Devletine, milletine, küçük çapta ailesine zarar veren ve bölünüp parçalanmaya zemin hazırlayan dinamitler ile çevrili etrafımız… Peki bu hengame içerisinde bölünmemek, kendimizi kaybetmemek ve özümüzü muhafaza etmek için ne yapmalıyız?
Bunun cevabı şu ayette saklıdır: ‘Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; bölünüp parçalanmayın.’ (Al-i İmran/103) Aynı zamanda Enfal Suresi 46.ayette de buna benzer bir ifade ile karşılaşmaktayız: ‘Çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp zaafa düşersiniz, gücünüz gider.’
Mezhep savaşları, ırkçılık, ötekileştirme, dini yozlaşma, kültür mirasından kopma ve daha pek çok bölücü unsur son tahlilde değerlerimizden ödün vermemize ve bireyselleşip yalnızlaşmamıza neden oluyor. İşte bu yüzden her yeni nesil bir öncekine göre daha fazla içe dönük, bencil, depresif, sevgiye aç ve değerlerinden bihaber yetişiyor.
Hz. Muhammed (s.a.v):‘Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.’ (Müsned, İbn Hanbel, IV) buyurarak, birlik olmanın kıymetini ve önemini asırlar önce belirtmiştir. Binaenaleyh birliği bırakıp ayrılmayı tercih edersek, fikirlerimize saygı duymayı reddedip yargılamayı seçersek, özümüze sahip çıkmayı önemsemeyip müstemleke olmayı kabullenirsek sonumuzun ‘Sürüden ayrılanı kurt kapar’ darbı meselindeki gibi olacağı kuşkusuzdur.
Üstelik bizi kapacak kurt bir tane değil binlercedir. Allah’ın ipi ise tektir lakin binlerce ipe bedeldir!
Allah Zuhruf Suresi‘nde ‘Artık sana vahyolunan kitaba sımsıkı sarıl; şüphesiz sen dosdoğru yolun üzerindesin.’ (Zuhruf/43) derken, tefrika bataklığında debelenip yanlış yollara sapmaktansa, Kur’an-ı Kerim’e sımsıkı sarılmamızı tavsiye eder ve ekler: ‘O kitap sana ve kavmine bir şereftir; yakında sorgulanacaksınız.’ (Zuhruf/44)
Demek ki her ne kadar keşmekeş içinde olsak, art niyetli plan ve tuzaklara maruz kalsak da esas kurtuluş Kur’an’ı anlamaktan ve hayatımıza katmaktan geçiyor. Ayette Hz. Peygamber’e (s.a.v.) kabile büyüklerine, aile efradına ya da nesnelere değil sadece Kur’an’a sarılması emrediliyor. Hem kendisine hem de ümmetine verilmiş Kur’an’ın ise bir şeref olduğuna dikkat çekiliyor. Yani Allah’ın ipine sarılmak ve vahyettiği Kur’an ile amel etmek şeref addediliyor!
Kur’an’ı sadece okumak değil anlamak, hayatımızın kuytu köşelerine değil odak noktasına koymak ve dünyalık iplere değil Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak dileği ile…