Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri
Bağdat'ın genç hatibi
Cüneyd 7-8 yaşlarındadır. Bir gün babasını ağlarken görür.
-Neler oluyor baba?
-Dayına (Sırriyi Sekati Hazretlerine) zekât için bir kaç gümüş
yolladım,
almadı. Yoksa ben ömrümü Allah adamlarının beğenmediği şeyleri kazanmak
için mi geçiriyorum?
-Müsaade edersen bir de ben deneyeyim.
-Alacağını zannetmem ama sen bilirsin.
Nurlu çocuk dayısına gider ve gümüşleri uzatır. Büyük veli hem
gülümser,
hem elini çeker. 'Hayır Cüneyd' der, 'alamam'.
-Adl edip babama emreden ve ihsan edip seni serbest bırakan Allah
(Celle
Celalüh) için al!
Sırriyi Sekati tutulur kalır. Şiir gibi bir cümle, içinde bin mânâ.
Büyük veli kucağını açar, 'Hem gümüşleri kabul ettim' der, 'hem de
seni!'
Edipler parmak ısırır.
Sırriyi Sekati Hazretleri bu cevheri çok sever. Çünkü o, en girift
meseleleri
bile berrak bir şekilde ifade eder. Onu yanından ayırmaz olur hatta
birlikte
hacca giderler. Bir ara Hicaz âlimlerinin oturduğu bir meclise
katılırlar.
Mevzu şükürdür. 400 âlim şükrü en veciz şekilde tarife çalışır. Tam
dağılacaklardır
ki içlerinden biri 'Durun hele' der 'küçükbeye sormadık' Cüneyd 'Şükr
Allah-ü
teâlâ'nın ihsan ettiği nimetlerle ona isyan etmemektir' der ki o ana
kadar
yapılan tariflerin en mânâlısıdır.
Cüneyd ibadetten tarifsiz bir lezzet alır ve geceleri asla uyumaz. Bir
yandan Sırriyi Sekati'nin sohbetleriyle hâllere ve sırlara kavuşurken,
diğer yandan İmam-ı Şafii'nin talebelerinden fıkh ve hadis öğrenir.
Ancak
muhteşem ilmine rağmen kürsüye çıkmaz. Ta ki rüyasında Resulullah
Efendimizi
(Sallallahü aleyhi ve sellem) görünceye kadar. Server-i Kainat, ona 'Ey
Cüneyd insanlara nasihat et' buyururlar, 'Zira sözlerin ferahlık
vericidir.
Allah-ü teâlâ seni insanların kurtuluşuna vesile kıldı.'
İşte o günden sonra vaaza başlar ve Bağdatlı Cüneyd, Cüneyd-i Bağdadi
olur.
Kaynak:
Huzura Doğru
Ana Sayfa