Hicri üçüncü
asrın yarısında, Abbasiler devrinde, İbnurrumi diye bilinen,
Ali ibni Abbas, Kasım Ubeydullah adındaki Abbasi vezirinin meclisinde
oturmuştu.O
daima mantık ve beyan gücü olan kılıç gibi keskin diliyle gururlanırdı.
Kasım bin Ubeydullah, İbnurrumi'nin dil yarasından çok korkuyordu ve
endişeliydi.
Fakat rahatsızlık göstermiyor ve öfkesini belli etmiyordu. Aksine,
öylesine
bir tavır takınıyorduki İbnurrumi; bütün kötümserliği, kuruntuları ve
sahip
olduğu, ihtiyatlı davranma, ve her şeyi kötüye yorma sanatına rağmen,
onunla
muaşeret etmekten çekinmiyordu.
Kasım gizlice, İbnurrumi'nin yemeğine, zehir koymalarını emretti.
İbnurrumi
yemeği yedikten sonra döndü ve hemen gitmek için kalktı.
Kasım :
- Nereye gidiyorsun?
- Beni gönderdiğin yere.
- O halde, anne ve babama da selam söyle.
- Fakat, ben cehennem yoluna gitmiyorum, dedi.
İbnurrumi evine gitti ve tedaviye başladı. Fakat tedaviler fayda
vermedi
ve böylece sonunda, dilinin kılıç gibi keskin olmasının, cezasını
buldu.