Böceğin Rızkı
Hazret-i Süleymân (a.s.) bir gün, deniz
kenârında oturmuşlar idi. Bir karıncanın geldiğini gördü. Ağzında bir
yeşil
yaprak tutardı. Deniz kenârına ulaşdı. Sudan bir kurbağa çıkdı. O
yaprağı
karıncadan alıp, denize döndü. Karınca geri döndü.
Karıncadan sordular
ki,
- Bunun hikmeti nedir.
Karınca cevâb verdi ki,
-Bu deryânın ortasında, Allahü Sübhânehü ve teâlâ hazretleri bir taş
halk etmişdir. O taşın içinde bir böcek halk etmişdir.
Beni onun rızkına sebeb etmişdir. Ben her gün o nesneyi, ona yetecek
kadar
rızkı getiririm. Deniz kenârına ulaşdırırım. Allahü teâlâ
hazretlerinin,
kurbağa sûretinde yaratdığı bir meleği o rızkı benden alır, o böceğe
verir. O böcek, Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin kudreti
ile, fasîh dil ile söyler ki;
-Sübhânallah ki, beni halk etdi, deniz ortasında
ve taş arasında bana mekân verdi. Benim rızkımı unutmadı. İlâhî,
ümmet-i
Muhammedi ümîdsiz etme!