Bir gün
Azizan Hazretlerine, hatırı sayılır bir zat misafir geliyor.
Fakat evde hazır yemek yok... Azizan Hazretleri üzülüyorlar. Evlerinin
kapısına çıkıyorlar. O sırada, paça satan bir genç, elinde bir çömlekle
geliyor. Çömlekte donmuş paça var...
Genç:
-Bu yemeği sizin ve yakınlarınız için hazırladım. Kabul buyurursanız
beni mesut edersiniz.
Diyor.
Azizan Hazretleri bu nazik anda gelen yemekten son derece hoşnut
kalıyorlar
ve gence iltifat ediyorlar. Gelen yemekle misafir ağırlanıyor. Misafir
gidince Şeyh Hazretleri paça satan genci çağırtıp:
-Senin getirdiğin bu yemek, sıkıntılı bir ânımızda imdada yetişti.
Sen de şimdi bizden ne muradın varsa iste ki, Allah dileğini verse
gerektir.
Genç:
-Aynen senin gibi olmak isterim.
Diyor.
Bu çok güç bir şey... Üzerimizdeki yük senin omuzlarına çökecek olursa
ezilirsin!
Cevabını veriyor Azizan Hazretleri...
Fakat genç yana yakıla ısrar ediyor:
-Benim âlemde tek muradım bu... Tıpkı tıpkısına senin gibi olmak...
Başka hiç bir şey beni teselli edemez. Başka emel tanımıyorum!
-Peki, diyor, Azizan Hazretleri; öyle olsun!
Ve genci elinden tuttuğu gibi halvet odasına çekiyor. Orada nazarlarını
gence mıhlayıp kalpleriyle kalbine yöneliyorlar. Biraz sonra gençte bir
değişiklik başlıyor. Genç hem zahirde ve hem batında Azizan
Hazretlerinin
ayı olarak meydana çıkmaya başlıyor. Bu hal tam 40 gün devam ediyor ve
40'ıncı gün genç girdiği yükün ağırlığında bekâ âlemine göçüyor. Fakat
muradına ermiş ve ebedi saadete erişmiştir