17 C
Bursa
21 Kasım 2024 Perşembe
spot_img
Ana SayfaToplum - YaşamAyn-ı Riyâ: Gösterişin Ta Kendisi

Ayn-ı Riyâ: Gösterişin Ta Kendisi

Popüler medya ile son zamanlarda oldukça revaçta olan, adeta gözümüzü boyayan, şan ve şöhrete meyletmemize, imrenmemize bunları yapmasak bile çoluk çocuğumuzun dilinde olan “gösteriş” lafzından dem vuralım. Her geçen gün önüne geçilmez hale gelmekte, bizleri adeta paranın kuklası haline getirmekte. Tüm dünyada geçmişten günümüze çoğu ülkede de halen devam eden kast sistemiyle birlikte sınıflar arası düzenin ekonomik boyutunu gözler önüne defalarca kez serildiğine şahit olduk. Bazen yanı başımızda bazen medya aracılığıyla TV, radyo, gazete ve dergilerde kişi, durum ve olayları derinlemesine izledik, okuduk, tanıdık, bildik. Bütün bu vasfa yahut vasıfsızlığa binaen cahilliğe karşı çıkmanın adı da kıskançlık ve çekememezlik oldu, hatta aldı başını gidiyor. İnsanlıktaki ve İslamiyet’teki yerine, sosyal medyadaki sonuçlarına, zararlarına geçmeden önce kelimenin aslına varalım. Geçmişten günümüze ne türden adlandırmalar ve sıfatlardan geçmiş bu ‘gösteriş’ kelimesi idrak edelim.

Arapça’da “âlâyiş” bulaşma, debdebe; Farsça ‘tantana’, gösteriş; yine ‘ayn-ı riyâ’ kelimesi gösterişin tâ kendisi demektir. ‘Bevç’ kelimesi gösteriş, ihtişam, debdebe; Farsça ‘bevş’, çalım, gösteriş, ihtişam anlamlarını taşır. Yine Farsça ‘darat’ kelimesi, debdebe, tantana, şan, gösteriş, çalım; ‘debdebe’ kelimesi, gösteriş gürültüsü, görkem; ‘efrend’, gösteriş, süs, bezek demektir. ‘Eser-i tasannu’ ve ‘tekellüf’ kelimeleri, yapmacık ve gösterişe dayalı eser veya sonuç anlamlarını karşılar. ‘Fantâziye’, yalandan gösteriş, boş debdebe, lüzumlu ihtiyaçtan olmayan ve zevk için kullanılan pahalı eşyaya denir. ‘Kemal-i şaşaa / kemâl-i şâşaa’, çok gösterişli, son derece görkemli demek iken ‘kevkebe’ kelimesi Arapça gösteriş; ‘hodnüma’ ise, Farsça gösteriş meraklısı kimse demektir. ‘İrae’ kelimesi, göstermek, göz önüne koymak, gösteriş anlamlarını telkin eder. Argo olarak ‘caka’ kelimesi, mal mülk, giyim, kuşam, yahut hareket ve davranış yoluyla gösteriş kavramını dikte eder.

İslâm’da gösterişin her şekli haram ve günahtır. Fakat hiç bir din, kendisine inananları, iki yüzlü ve samimiyetsiz bir davranış içinde görmek istemez. Esasen kişide ciddî ve samimî bir niyet bulunmayan harcamalar, gösteriş veya birilerine duyurma (riyâ ve süm’a) niyetiyle yapılmış hayır ve iyilikler bir hiç uğruna hebâ edilmiş mesâî ve imkânlardır. Bu tür davranışlar, genellikle iki yüzlü, samimiyetsiz kişilerin tavırları olarak tanıtılmaktadır. Müslümanların böyle olmamaları, her şeyden önce imanlarının gereğidir. İnsan, malesef gösterişe dayalı hareketler sonucunda önce insanlar nazarında güven kaybına uğrar sonra kendi içinde öz güvenini kaybeder. Riya ve gösteriş, esasen insanı iflâstan başka bir sonuca götürmez. Bugün bazı kimseler ve aileler gösteriş belâsı yüzünden maddî sıkıntılara düşmekte, israfa sürüklenmektedir.

Duygularımızı, aklımızı, kanaatkarlığımızı nefis yolunda ne kadar hızlı harcar olduk. Şükrümüzü, besmelemizi unutur hale geldik. Düşüncelerimizi elinde bir piyon misali oynatan art niyetli zihinlerin düzenine çanak tutuyoruz ve millet olarak ve müslümanca yaşam olarak gösteriş belasına bulaşarak tükeniyoruz, harcanıyoruz. Bu arada ‘imkan’dan kasıt, “gösteriş” değildir. Çünkü, istediğimiz kadar şatafata, gösterişe kapılsak da şaşaaya gömülsek de bu dünya sefaletinden asla kurtulamayız. Bu dünya ki, bir oyalanma yeri ve gönül aldatmacasıdır. Gönül aldanmaz ise, onun için kurtuluş yakındır.

Kur’ân-ı Kerîm, kurtuluş için, bizleri ‘gösteriş’ hakkındaki ayetlerine nazâr-ı dikkate davet etmektedir. “Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde sırf insanlara gösteriş olsun diye mallarını harcayanlar gibi, başa kakıp eziyet etmek sûretiyle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Bu şekilde hayır yapan kimsenin misâli, üzerinde biraz toprak bulunan kaygan bir kayanın hâli gibidir ki, ona şiddetli bir sağanak vurmuş da onu çıplak bir halde bırakmıştır. Böyleleri, yaptıkları hiçbir iyiliğin faydasını göremezler. Allah, kâfirler gürûhunu doğru yola ulaştırmaz.” (Bakara, 264. Ayet) ve “Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde mallarını insanlara gösteriş için harcayanları da Allah sevmez. Bir kimsenin arkadaşı şeytan olursa, o ne fenâ bir arkadaştır!” (Nisâ, 38. Ayet) “Münafıklar, kendilerince güyâ Allah’ı aldatmaya çalışıyorlar. Oysa Allah, onların hilelerini sürekli kendi başlarına çeviriyor. Onlar namaza kalktıklarında tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı da pek az hatırlarına getirirler.” (Nisâ, 142. Ayet) “Savaş için çalım satarak ve halka gösteriş yaparak yurtlarından çıkan ve insanları Allah yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.” (Enfâl, 47. Ayet) ve “Yazıklar olsun şöyle namaz kılanlara ki, onlar namazlarını gafletle kılar, ona gereken önemi vermezler. Yaptıkları ibâdetleri gösteriş için yaparlar.” (Mâûn, 4-5-6. Ayet) Ne var ki ‘riyâ (gösteriş)’ imanın aslını ortadan kaldırmaz. Amellerin sevabını yok eder. Fakat, bu işin temelindeki gösteriş niyeti ve duygusunu anlayışla karşılamamızı gerektirmez. Hatta tam aksine en şiddetli şekilde reddini gerektirir. “Müslümanlara her işlerinde gösteriş değil, ihlas ve samimiyet yaraşır.” düsturundan yola çıkarak insanca ve müslümanca yaşamak gayreti içerisinde imanımızı ve gönlümüzü muhafaza ve mukarebe içinde hâl ve tavırlarımıza dikkat edersek gerçek bir ihlasa kavuşuruz biiznillah (c.c).

Selâm ve dua ile gönül dostlarım.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Hatice yorumladı Yalan Dünya
Sümeyye yorumladı Yalan Dünya
Başak koçoğlu yorumladı Gençlik ve Din
Yunus yorumladı Gençlik ve Din
Levent Ateş yorumladı Gençlik ve Din