Kendisini efendi sanan, kalkınma veya yaşama eylem planını elinde bulunduranlar, kendini bilip insanı ve toplumu bilmeyenlerin sistematik bir şekilde bizlerle alay ederek, benim param, malım var anlamsızlığı, densizliği, utanmazlığı ile ne derseniz deyin, vandallık deyin… Yüreklerimizi inceden inceye kanatanların, öte cebimizdeki üç kuruşa göz dikenlerin varlığını değiştirmemiz pek zor görünüyor..! Bunların bir ölçüde olmayan, insanı insan saymayan akıllarıyla -gerçi akıllarının var olduğu da şüpheli- sadece çıkar ilişkilerine dayalı tutumlarını yıkmak pek zor, lakin imkânsız da değil.
Sarsıntılı hayatımızı geçim dünyamızın sarsıntıları arasında, onlara hiçbir şey dokunmayacak gibi tavır içinde olmaları, yarın mazlumun duasıyla Rabbimin vereceği soluksuz çaresiz dertle yaralar içinde feryat etmeyeceklerini sanarak devam etmeleri, Rabbimden umudumuzun bitmemesi ancak çare oluyor. Lakin Rabbim bizi bu âleme neden gönderdi bunu da düşünmek gerekmez mi? Rabbim herkese bir pay verirken neden o tip insanlığını yitirmişler buna da göz dikerek almayı ister!
Ruhunun bir yol haritası mutlaka vardır, o yol da insana çıkar. Böylesine yolu insana çıkmayan kendini bilmezlerin yolu, mutlaka uçuruma oradan da öte âlemde cehenneme çıkar. Önce Hakk’ı, sonra kendini ve insanı bilmeyenin, değer vermeyenin yolu ancak bunu alır ve kabul eder. İsterseniz Hakk’ı ve kendisini bilmeyenin yol haritasını çıkaralım…
Zengin ve varlıklı birisidir, sabah kahvaltısında bir kuş sütü eksiktir. Lakin her zaman tek başınadır, sıkılır hayattan, bir tat alamaz. Onun kanıt olarak kabul ettiği tek şey, nefsi ve evinde duvarın içinde saklayarak, her gün saatlerce seyir ederek zevk aldığı paralardır. Hayali de varsa sadece kazanmak, ikinci, üçüncü kasasını da ağzına kadar kâğıtlarla doldurmak… Bakarken zevk almakta ve sonrasında sıkılarak, kendine küserek hayattan bir zevk alamamaktadır. Saçını, bıyığını beğenmeyerek, her gün ayrı bir renge boyayarak hayatına bir renk katmayı düşünse de bu olmamaktadır. Okuduğu bir kitap dahi yok iken sinemayı hiç sevmemekte, ürettiği, imal ettiği şirketinde tüm mallara sık sık zam yapmakla nefes aldığını sanır ve zam yaptıkça içindeki sıkıntısı büyüyeceğine sanki huzur duyar, lakin bir süre sonra bunu da sıkıntı kaplar, sığamaz bu âleme. Gecenin sıcağında eriyerek buhar olmuş, yok olmuş gibi hissediyordu kendini. Kalbi kararmıştır, parlak hiçbir şey göremez, gördükleri pusludur, hissiz haliyle his ve duygudan noksan ve yoksun, sevinci anlıktır, alevlenir ve anında söner. Gözlerini yaşartacak duygusallıkla dolu bir anı hiç yoktur. İdeal olan dünyasındaki tek şey, kasasını para ile doldurmak, karşısına geçerek seyretmek, ahlak bakımından sıfır olan anlayışı ile ahlaksızlık onun için meşrudur, fakat bunu yıkmak bizim insanlık görevimizdir, bu bilinmeli bunun için çalıştığımız herkesçe bilinmeli, vesselam.