Site icon İslam & İslamiyet – Kevser.Org

Bunlar Hangi Ülkenin Sanatçısı?

Bir ara bir yapımcı ile sahabeden bir zatın hayatını film yapmak üzere konuşuyorduk da -Hocam iyi olur fakat söyler misin şu sanat camiasında bahsettiğin sahabenin hayatını bu millete aktarabilecek insan var mı? -Bir kere onların hayatını resmedebilmek için o ruh dünyasının çizgisini taşımak lazım. Bu camiadakilerin yaşam ve ahlak yapılarını bilsen, bunlara, o insanların rolünü vermek, onların hatırasına saygısızlık olmaz mı? Demişti de şöyle düşündüğümüz de haksız değildi. Elbette biz bunu konuştuktan sonra tarihteki pek çok manevi kimliğin hayatı renkli cama aktarıldı bizler de millet olarak genelde bundan mutlu olduk ancak sahnelerden ve aralara sokuşturulan gerçekle alakası olmayan senaryo yapılarından o insanların kültürüne ve ahlak yapısına olan uzaklığı, yavanlığı ve yabancılıklarını hep hissettik. Bu da hem o şahsın hatırasına ve şahsiyetine saygısızlık hem de yanlış tanıtımına sebebiyet de vermekte.

Ancak bu alanı hiç mi kullanmayacağız? Bilakis kullanmamız gerekiyor çünkü yazdığınız bir kitap bile insanların bir kısmına ancak ulaşabiliyor ve akılda kalıcılığı sınırlı olabiliyorken, bir film ise pek çok kitleye daha çabuk ulaşabilme ve verdiği imaj ve akılda kalıcılık hususunda daha büyük etki alanı da oluşturmuş oluyor.

Ancak gerçekten de biz bu çalışmaları hangi sanatçılarla yapacağız!

Her gün milletimize sanatçı diye pompalanan yapı içerisindekilere baktığımızda, bizimle, milletimizle, bu milletin değerleri ile çatışan, her fırsatta kendi ülkesine ve değerlerine kin kusan, içinden çıktığı milleti aşağılayan bir sanat camiası yapısı ile yüz yüzeyiz.

Nedir bu sanatçı payesi verilmiş soytarı kılıklıların bu milletin değerleri ile dertleri?

Bunların sanatla filan alakası yok!

Kimisi şarkıcı, kimisi dansöz vs. fakat ortak noktaları şu ki genelde arsız ve bu milletin kültürü, inancı ve öz yapısı ile bağdaşmayan bir yapıya sahipler.

Altın tilki, gümüş ibrik gibi uyduruk ödül törenlerinde kim olduğu belli olmayan ve meşrebi dışarıda olan tuhaf şekilli bu varlıklar, sahipleri tarafından ellerine tutuşturulan kağıtları okuyup kendilerini o konuma taşıyan ülke insanına hakaret ediyor değer yargılarını küçümsüyor ve de o millete iftiralar atıyorlar.

Felakete maruz kalmış olan depremzedeleri aşağılıyorlar.

Tarih boyu sahip çıkıp mücadelesini verdiğimiz değerlerimiz ile alay ediyorlar.

Tarihin en barbar topluluğu olan fakat bizdeki bu camianın adeta tapındığı Avrupa’ya ülkemizi şikayet ediyorlar.

Bir diğer sorun ise ülkemiz ve milli manevi değerlerimiz aleyhine konuşan ve sanatçı olarak kabul edemeyeceğimiz bu kişileri, o salonlarda alkışlayan yığınların kimler olduğudur!

Örneğin, birisi çıkıyor Mehmetçiğimize iftira atıyor, salon alkışlıyor, hasbelkader orada bulunan milli manevi değer yargıları olan bir vatanperver oradan itiraz edince tüm salon o vatanseveri linç edebiliyor.

Yıllarca şekilsiz suratını zerrece görmeye tahammül edemediğimiz Salman ve türevleri, İslam önderlerine hakaret ediyor, sanki çok menem bir şey söylemiş gibi, salonda -voaaav, ooooo, süper! gibi laflar eşliğinde alkış tufanı kopuyor.

Lebalep dolu konser alanlarında lgbt gibi ahlaksız yapıların reklamını ve alenen savunuculuğunu üstlenenlere, koca konser alanları tezahürat yapıyor.

Sahnelerde devlete iftira atanlar, sloganlar eşliğinde destekleniyor.

Gerçekten bu kisve altındaki şarkıcı, dansöz, oyuncu vs. hepsini geçtim!

Ben onlara sanatçı demiyorum çünkü sanat hakikate hizmet eder ve bunlar belki oyuncudur, dansözdür, şarkıcıdır ama asla sanatçı değildir çünkü bunların hakikatle dolayısı ile sanatla filan alakaları yok. Sadece eğlence elemanları olabilirler.

Ancak bunları alkışlayanlar kim?

Bu da ayrı bir milli sosyolojik problem, fakat “bunlar sanatçı değil” iddiamı azıcık açalım;
Çünkü sanatçılar ortaya koydukları göze ve gönle hoş gelen estetik eserlerle milletin bir kısmını etkileyebilen ve aynı zamanda da eserini ortaya koyduğu o milletin kültürünü başka milletlere de taşıma amacında olan kimselerdir.

Peki soruyorum size; şu sanatçı şemsiyesi altında gösterilerek popüler yapılan kişiler, örnek gösterilen bırakın estetiği, topluma örnek olmayı, bunların bu milletle zerre kadar alakası, bu milletin ortak değerleri ile zerre kadar ilgisi var mı?

Bırakın ilgiyi bunlar bize düşmanlar, bizim değerlerimize, vatanımıza, değerlerimize, her şeyimize hasımlar.

Bu piyasa da birisi ağzıyla kuş tutsa, onu bu piyasaya adam süren ve parlatan ajanslar elinden tutmadığı sürece tanınması mümkün değil.

Bu ajanslar da küresel sermaye kuruluşlarının dirsek temasında olduğu ve işte o kağıtları onların eline vererek okumalarını sağlayan yapılardır.

Yıldızı patlatılan kişi de kendisini zirveye taşıyan ajansın çizdiği rota dâhilinde yürüyor.

Örneğin, Tarkan denen ve dünyaya pazarlanan, kıldan, tüyden başka yaptığı bir şey olmayan kişinin sanatı nedir? Bu ülke kültürüne ne gibi bir hizmet yapmış nasıl bir misyon yüklenmiştir?

Ya da Cem Yılmaz ve onun yolunda yürüyen, aşağılayıcı, iğrenç ve bel altı söylemleriyle millette utanma duygusunu ortadan kaldırıp bayağılığı normalleştiren kişiler!

Bunlar sadece bir metafor!

Algı güldürüyor, sempatikleştiriyor ve sonra normalleştiriyor!

Düşünen için kimin ne misyon yüklendiği belli!

Toplumları ahlaksızlaştırmak, vatansızlaştırmak ve cinsiyetsizleştirmek. Kendini dünyanın sahibi görenlerin dünyanın nüfus artışını engellemek hem de daha hükmedilebilir kılmak. Allah ile ilahi olan hiçbir şey ile ilgisi olmayan bu yapılar öyle koordine ve kompleks bir güce ulaşmış ki, bu konularla ilgisi olmayan ve güçlü bilenen şirketler, yapılar ya da kişiler piyasada kalabilmek veya diyet borçlarını ödeyebilmek için bunların kisvesini giyiyor, mesajını okuyor.

Artık bu konuda adımlar atılmalı. Madem illegal ve ahlaksız yapılar insan hayatının tam ortasına gelip oturmuştur o halde karşı yapılanmalar oluşturulmalıdır ve kendi öz kimliğimize uygun ahlaki erdem yapısı ve gerçekten biz olan bir sanat ve sanatçı olgusu oluşturulmalıdır.

Bu manada akademiler kurularak, milli ve manevi değerlerimize bütünleşmiş bir sanat camiası da oluşturulmalıdır artık.

Azerbaycan gibi nerede ise bir asra yakın Sovyet zulmüne maruz kalmış bir millet bile, giyimi kuşamı, şarkıları ve kültür yapısını yansıtmakta bizden çok daha iyi durumda. Bu onlar adına bizde sevinç uyandırıcı fakat bizim adımıza, bizi biz yaptığını düşündüğümüz ve başka milletler gözünde alamet-i farikamız olan kıyafet, müzik ve kültürümüz nedir?

Sahi ülkemizin adı geçtiğinde ya da bir temsil yapılacağında hangi sanat eserleri, şarkı, film, kıyafet ya da kişiler vs. ile akıllara geliyor.

Aklınıza gelenler gerçekten bize mi ait?

Bizim kültürümüze mi ait?

Bütün bunlar bir topluluğun millet olmasında, imajında, başka milletlerin aklında yer edinmekte ve bir medeniyet olabilmek için çok önemli.

Bu alan ihmal edilmeden hızla çalışılması gereken bir husustur.

Allah’a emanet olunuz.

Exit mobile version