12 C
Bursa
21 Kasım 2024 Perşembe
spot_img
Ana SayfaGenelDava Şuuru

Dava Şuuru

Günümüz dünyasında bir çok insan, hayatına standart bir şekilde devam edip hayatını idame ettirebilmek için belirli saatlerde, belirli işlerde çalışmaktadır. Geçimini, maişetini kazanıp evine, ailesine ve çocukları için, Allah’ın verdiği rızık nimetine vesile olur. Üstelik, ruhi ve bedeni olarak her türlü sosyal faaliyetler dairesi içerisinde sosyal yada bireysel olarak her türlü aktivitesini de yapmaktadır. Gününüz toplumlarında ise herkesin kendi şahsi derdi, sorumlulukları vardır. Kariyeri, tatilleri, maddi kazanımları yada manevî ihtiyaçları…

Fakat bu gibi kozmopolit bir yaşam döngüsü içerisinde unutmamamız hatta yaptığımız, yapacağımız her işimizde aklımıza gelmesi gelen yegane bir şey vardır. “Dava şuuru” yada “Kızıl Elma” olarak da adlandırabiliriz. Unutmamak lazım, “ben elhamdülillah müslümanım” diyen bir zât, her hareketinde bu ülkü üzerinde tevekkül etmelidir. Belki biraz zor, belki de biraz meşakkatli bir istikamet olabilir. Lakin ilahi kelimetullah için hak davayı güderek yemek yiyen, su içen yada her ne yapıyorlarsa bu uğurda mücadele eden bir ecdadın mirasçılarıyız.

Hatta bu konu hakkında Pir-i Mevlana Celaleddin-i Rumi bir beytin de derki; “Davasını güdemediğiniz inancın hazinesine ulaşamazsınız.”

Bu öyle kudretli bir inançtır ki özünde benlik duygusunu yok eden dava şuuru bize çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Bazen etrafımızdaki ihtiyaç sahiplerine ulaşmamızda, bazen bir çocuğun gülümsemesinde bazen de uzaklarda hiç sesini bile duymadığınız suretini dahi görmediğiniz bir kardeşinizin gönlüne bir şekilde fark ettirmeden girdiğiniz vakit, işte tam o esnada o iç huzuru yakalamayı başardığınızda… Dava şuuru size bir şekilde sirayet etmiştir demek ki.

Elimizden birşey gelmediği ama içinizi kemiren o his, ben daha fazla ne yapabilirim. Nerelere ulaşabilirim. Kimin hayatına, gönlüne dokunabilirim. Yada, kendimi daha fazla ilmi ve teknolojik olarak geliştirip bir şeyler üretip müslümanların, gençlerin, çocukların hayatında nasıl güzel etkiler oluşturabilirim gayretini her daim diri tutmamız günümüz çağında artık her müslüman birey için elzem olmaktadır. Farklı bir örnek vermek gerekirse, Osmanlı ve Selçuklu içerisinde ki alimlerin üstad seviyesinde anılabilmeleri için en az beş farklı ilim ve bilim alanında uzmanlık aşamasına gelmesi lazım idi. Bu uzmanlıklarla beraber ahaliye, millete ve devlete fayda vermek ise dava şuurunun esasların sayılmaktaydı. Bizlerin de çok çeşitli sahalarda uzmanlık elde edip, “Onu da öğrenip ne yapacaksın” gibi umursamaz davranışlardan sıyrılıp gençlerimize faydalı olacak lakin farklı bir bakış açısıyla davranıp yeni nesilleri inşa etmemiz gerekmektedir.

Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi; Meydanda bir şey olduğunda kimseden icazet almadan, kimsenin çağırmasını beklemeden bende buradayım diyen gençlere ihtiyacımız var misali hiç durmadan emir almadan çağrı beklemeden ihtiyacın mahiyeti neyse o minvalde yardıma koşmak şuurlu bir dava hareketinin sonucudur. Unutmamak hatta unutturmamak lazımdır ki her konuda elimizi her daim taşın altına koymak sürekli bir sorumluluk hâlidir. Rabbimiz biz kullarından da böyle bir şuur ile yaşantımızı sürdürmemizi istiyorsa şayet bu bize görev adledilmiştir.

Biliyorsunuz ki şuan dünyada dijitalleşmeyle başlayan bilgi üstünlüğü savaşları mevcuttur. Biz ise bu savaşların içinde ara ara dışarı da kalmış olsak da her daim içinde olmuşuzdur. Artık sadece bir konuda bilgi sahibi olup uzmanlaşma devri sona ermiştir. Çünkü maddi, manevi asimetrik saldırılar gereği her konuda bilgi sahibi olup kendimizi bu doğrultuda yetiştirmemiz gerekmektedir. Asya’dan Avrupa’ya kadar neredeyse her bölgede, (bizim ülkemizde dahil) özellikle genç kesimde ateizm, deizm, agnostik, agnostik ateizm gibi inançlar; BTS ve çeşitli müzik, dans, eğlence grupları gibi mecralar vesilesiyle beyinler asimetrik olarak yıkanmaktadır. Dinimiz, dava şuurumuz ve kızıl elma ülkümüz bizlere her daim öğren, üret ve mücadele sahasında ol, mücadele ederken de imar ve ihya et mesajlarını vermiştir. Gerekirse teknik bilimler, pozitif bilimler olan fizik, kimya, biyoloji, anatomi gibi alanlar ve sosyal bilimler olan tarih, psikoloji, sosyoloji gibi alanları harmanlayarak dinimiz ve kültürel değerlerimizi korumak imkansız değildir. Zor ve meşakkatli bir durum olmakla beraber dava şuurunda olan herkesin bu doğrultuda gitmekten başka bir çaresi kalmamıştır.

Maalesef ki dünyada ki çeşitli güç sahipleri ile karşı karşıya isek her zaman kendimizi yenilememiz esastır…

Vesselam…

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Hatice yorumladı Yalan Dünya
Sümeyye yorumladı Yalan Dünya
Başak koçoğlu yorumladı Gençlik ve Din
Yunus yorumladı Gençlik ve Din
Levent Ateş yorumladı Gençlik ve Din