1- Tasavvuf ve Diğer İlimler
Serraca göre sufiler; ‘‘Ahyâr, sâbikûn, ebrar, mukarrebun, büdelâ ve sıddiklardan’’ meydana gelir ve grup gruptur.
Serrac’ın sufilere bakışı şöyledir:
Sufiler, Allah’ın ma’rifeti ilahiyesiyle kalplerini ihya ettiği, uzuvlarını hizmetle süslediği, dillerini zikri ilahisine alıştırdığı, sırlarını murakabe ile temizlediği kimselerdir. Allah’u Teala onların kalplerini kendine yöneltmiş, huzurunda birleştirmiştir. Böylece onlar, Allah’ı her şeye tercih ederek yalnız ona yönelmiş, sadece ona güvenerek onun kapısında durmuşlardır. Allah rızası için akrabalarını bile terk ederek dünyevi bağlarını koparmışlar, halktan kaçıp Hakk’a sığınmışlardır.
Serrac’a göre alimler: ‘‘Hadisçiler, fıkıhçılar ve tasavvuf erbabı’’ olmak üzere üç gruptan oluşur.
Din ilmi de: ‘‘Kur’an ilmi, sünnet ilmi ve iman hakikatleri ilmi’’ olmak üzere üç çeşittir.
Bu üç ilim, ‘‘Allah’ın ayetlerinden, resulünün sünnetlerinden ve veli kullarının kalplerine düşen hikmetler’’ den oluşur.
Cebrail Aleyhisselam Peygamber Efendimize (s.a.v.) ‘‘İslam’ı, imanı ve ihsanı’’ sorduğu hadis-i şerifte;
‘‘İslam zahirdir. İman zahir ve batındır. İhsan ise zahirin de batının da hakikatidir’’ buyurulmuştur.
Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde: ‘‘İnsanlar bir tarağın dişleri gibi birbirine eşittir. Birbirlerine olan üstünlükleri ancak ilim ve takvadadır’’ (el-Firdevs, IV, 301.) buyurmuştur.
2- Hadis İlmi ve Hadisçiler
Hadisçiler, ‘‘Allah Resulün (s.a) hadislerine bağlı kalırlar. Hadis dinin esasıdır, çünkü Allah Teala Haşr suresinde: ‘‘Peygamber size neyi verirse onu alın, sizi neden sakındırırsa ondan vazgeçin’ buyurmaktadır’’ derler.
Bu Ayet-i Kerimeye istinaden hadisçiler, diyar diyar dolaşarak hadis rivayet edenlere ulaşmışlardır.
3- Fıkıh ve Fakihler
Fakihler, hadisçilerin ilimlerini, usul ve mana konusunda ki görüşlerini kabulün yanı sıra, hadisi anlama ve oradan şer-i konularda hüküm çıkarmadaki ince kavrayışları sebebiyle hadisçilerden üstün sayılmışlardır.
Çünkü dini ahkâmı: Nesih ile mensûhu, usûl ile fürûu, hüsus ile umumu kitab, sünnet, icma ve kıyas ile açıklayan onlardır.
Dini hükümleri muhaliflerine karşı akli izahlarla delillendiren, dini savunan yine onlardır.
4- Tasavvuf İlmi ve Sufiler
Sufiler, inanç konusunda hadisçiler ve fakihlerle aynı görüşü paylaşan, onların ilimlerini benimseyerek esaslarına karşı çıkmayan kimselerdir. İhtiyaç duyduklarında muhaddis ve fakihlere başvururlar. İhtilaf edilen konularda ise en güzel en evla ve en mükemmel olanı seçerler.
5- Sufilerin Âdâbı
Sufilerin diğer ilim erbabından farklı olan ilk özellikleri, farzları yerine getirdikten ve haramlardan kaçındıktan sonra, malayani denilen boş ve anlamsız şeyleri terk etmeleridir.
Onların Allah’tan başka gaye ve maksatları yoktur; çünkü yüce Allah sadece kendi rızası için yapılmış olan amelleri kabul buyurur. Nitekim ‘‘Dikkat edin, din sadece Allah’ındır.’’
(Zümer Suresi, 3. Ayet) buyurmaktadır.
Evliyanın yoluna girmek, esfiyanın manevi menzillerinde konaklamak, ruhu bezl, nefsi terk ederek Allah’ın ve kullarının haklarının hakikatine sarılmak, ölümü hayata tercih etmek, zilleti illete, rahatlığı zorluk ve şiddete üstün saymak ve bunu maksatlarına erişmek üzere yapmak, yine sufilerin adabı cümlesindendir; çünkü müridin muradı, Allah’tan ve Allah’ın muradından başka bir şey değildir.
Ehl-i İlim Arasında Sufilerin Yeri
Hal ehli olan kişilerinde bir birinden farklı dereceleri, müşahede, murakabe ve sırları bulunmaktadır. Her biri yüce Allah’ın kendilerine taksim buyurduğu sınır ve makamlardır. Hal ehli kimselerin sahip oldukları nimetlerin en yücesi devamlı murakabeye ermiş olmalarıdır. Murakabe, ihsan makamını gerçekleştirmektir.
Serrac diyor ki: Tasavvufa karşı çıkaranlar ve onu reddedenler sadece katı kuralcı zahir alimlerinden bir gruptur. Çünkü onlar ne doğru dürüst Kitabullah’ı ne de ahbar-ı Rasulullah’ı
bilirler. Bildikleri sadece zâhir ahkâmı ve mevki elde etmeye, baş olmaya ve dünyalık bazı şeyler elde etmeye daha uygundur. Böyle bir yol halkın hoşuna gidebilir.
Bizim anlattığımız tasavvuf ve hakikat ilmi ile uğraşanlar çok azdır. Çünkü bu ilim, havvasın ilmidir ve birtakım güçlük ve zorlukları vardır. Bu ilmi öğrenebilmek için diz kırıp oturmak, kalbi mahzun hale getirmek, gözlerden yaş akıtmak gerekir. Bu ilimle büyüklük iddia edenler küçülür. Küçük olduğunu sananlar da büyür.