Site icon İslam & İslamiyet – Kevser.Org

Gayretin Hayretkâr Anlamı

İnsanoğlunun en özel fıtrat güzelliklerinden bir tanesi olan gayret ve ardından takip ederek gelen tevekkül. Düşünün ki bir konuda muazzam bir gayret ve çaba gösteriyorsunuz; akabinde tevekkül deryalarına açılıyorsunuz. Yüzünüzde bir tebessüm, kalbinizde ise küçük bir heyecan, sancı vs. siz nasıl betimlemlerseniz artık. Ardından hayırlısı deyip yolunuza kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Lakin aklınız hâlâ öncesinde kalan ve sonucunu çok merak ederek beklediğiniz işinizde kalmış. Dedik ya hani, gayret etmek, tevekkül etmek, sabretmek diye. İşte her ne iş yaparsanız yapın, tam olarak burada iki düşünce sizi ziyaret ediyor: İlki şeytani düşünceler, diğeri ise Rahmâni düşünceler.

Şeytani düşüncelere dahil olursanız, şayet ortada çaba, gayret ve çalışma namına hiçbir şey kalmaz maalesef. Hatta sizin ibadetlerinizden, imani noktalarınıza kadar her yeri örümcek ağı gibi sarıp, sizi soyut ve tasavvuru çok da gerçekçi olmayan bir hayal dünyasına hapseder. Tıpkı Rabbimizin bizlerle bahşeylediği o harikulade nimetler karşısında nankörlük yapıp sahte cennetlere kapılmamız gibi. Tıpkı emeğimizle inşa ettiğimiz o mükemmel hayatı çöpe atıp dipsiz kuyulara inmemiz gibi.

Fakat bu durumların tam aksine olan Rahmâni düşüncelere, duru bir ırmağa girer gibi girersek, işte o zaman şüpheye ya da isteksizliğe dair tek bir kuruntumuz dahi kalmaz. Dünyada ve tarih sahnesinde buna dair pek çok örnek sayabiliriz. Mesela Hz. Yusuf’un (a.s.) kuyu ve hapse atılma hadisesi; Hz. İbrahim’in (a.s.) putları yıkması ve ateşe atılma hadisesi konuya dair çok güzel örnekler olabilir. Günümüzde de yakın dönemde Srebrenitsa’da olan soykırımın ardından, şimdiki zamana baktığımızda olağan değişim tamamen gayret ve tevekkül kaideleri sebebiyle şu an normale dönmüştür.

Ve şu an. Evet, tam da şu anki günlerde, hatta uzun bir süredir cereyan eden Filistin ve Doğu Türkistan katliamları esnasında Müslümanların tarif edilemeyecek kadar ağır durumlarında ne kadar gayretkâr ve tevekkül dairesi içerisinde olduklarına sadece görsel olarak şahit oluyoruz. Bunun tam tersi olan durumlarda olanların ise gayret ve tevekkülden ne kadar uzak olduklarına maalesef yine şahitlik ediyoruz. En acı durumlardan bir tanesi ise güncel dünyamızda olan bazı günler; mesela Dünya Çocuk Hakları Günü’nde sokakta kalan çocuklar, dünyanın farklı yerlerinde ucuz işçi olarak çalıştırılan çocuklar, engel sahibi olan çocuklar, yetimler, öksüzler olduğunu düşünmek elzem olan mesuliyet duygumuz olsa gerek. Dünya Kadınlar Günü’nde ise birçok kadının eziyet çektiğini, öldürülüp haklarına girildiğini ve bugünün anlam ve önemi itibariyle Dünya Kız Çocukları Günü olan bugünde sadece Gazze’de 17.000 çocuğun şehit olduğunu asla aklımızdan kat’i suretle çıkarmamamız gerekiyor. Çünkü bu kadar eziyetin olduğu yerlerin harici olan coğrafyalarda gayret, tevekkül ve tebessüm kalmamış; hatta bencillik had safhaya gelmiş demektir.

Velev ki, biraz da kendi özelimizde konuya bakarsak, şayet nefis muhasebemizin sonucu pek hayırlı olmayacaktır. Çünkü toplum olarak maddi aleme o kadar çok dalmış, o kadar çok batmış bir hâle gelmişiz ki, ümmet ve toplum yararına gayret etmek bile enayilik anlamına gelmiş durumda maalesef.

Lakin çok şükür, gayretkâr olan bir kesimimiz de hâlâ var. Sadece üretip fayda oluşturup ümmete ve insanlığa teknolojik, sosyal ya da fikri sahada katkı yapan; herhangi bir karşılık beklemeden “bir şeyler yapmalıyım” sözünü hayatının her safhasında kullanan; vakit kaygısına düşmeden hafta içi, hafta sonu telaşesini kafasında sorun etmeyen insanlarımız olduğu için çok defa şükretmemiz gerekiyor. Çünkü bu şekilde bir kafa yapısına sahip olan bir Müslüman, örnek teşkil eder. Dünyaya sadece yaşamak için değil, yaşatmak için, Rabbinin emirlerini uygulamak için geldiğini bilir.

Dünya’da hayır yolunda dinlenmeyip istirahati mezara saklayan insanların gayreti ve tevekkülü gerçekten hayrete düşüren bir gerçekliktir.

Rabbim her birimize bu gerçekliği her anımızda bizlere nasip eylesin…

Amin.

Exit mobile version