-1 C
Bursa
19 Mart 2024 Salı
spot_img
Ana SayfaAhlakİslam Ahlakının Sütunları

İslam Ahlakının Sütunları

Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyyeden beslenen İslâm ahlâkı, salih amellerin manevi tesiriyle oluşur. Müslüman, dini vecibelerini yerine getirdiği müddetçe İslam ahlâkına mâlik olur.

Her kimde İslâm ahlâkının latif bir yansımasını görsem, yahut İslâm ahlâkından uzak oluşun verdiği menfi bir haslet görsem Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin, “İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder.” sözü aklıma gelir. İmanın insanı ne kadar güzelleştirdiğini asr-ı saadet dönemine bakarak anlayabiliriz. İslâm, kızlarını diri diri toprağa gömen bir cahiliyye toplumundan, karıncayı incitmekten imtina eden güzide bir toplum meydana getirmiştir.

İslâm ahlâkı hayatın her alanına sirayet eden çok kapsamlı bir konudur. İslâm ahlâkının sütunlarını dokuz maddede hülâsa ettim. Gıybet etmemek, yalan söylememek, kalp kırmamak, hayâ sahibi olmak, merhametli olmak, anne-babaya iyi davranmak, sabırlı olmak, şükretmek, ayıpları örtmek. Ahir zamanı yaşadığımız bugünlerde en çok ihtiyacımız olan bu hasletleri izah etmeye çalışacağım.

Gıybetten uzak durmak, koyun sürüsünü kurttan uzak tutmak gibidir. Gıybet, zamanımızda yaygın olan manevi hastalıklardan biridir. Dinleyen de günaha ortak olmaktadır. Bu nedenle gıybetin olduğu yerde, konuşanı uyarmak, konuyu değiştirmek gerekir. Buna rağmen gıybet devam ediyorsa o ortamdan ayrılmak icap eder.

Gıybet, öyle bir günahtır ki, gıybete alışan sevaplarını sürekli gıybetini yaptığı kişiye aktarmaktadır ve nihayetinde amel defterinde sevap kalmazsa, gıybet edilen kişinin günahlarını alarak müflis durumuna düşmektedir. İmâm-ı Şârânî Hazretleri diyor ki, “Ben ille de birinin gıybetini yapacak olsam önce anamın babamın gıybetini yapardım. Çünkü gıybet yapan insan, evvelâ kendi sevaplarını gıybetini yaptığı kişiye bağışlamış, sonra da onun günahlarını kendi üzerine yüklenmiş olur.” Ebû Hüreyre’den (r.a) rivâyet edildiğine göre Resûlullah Efendimiz, (s.a.v.) bir gün: “Gıybet, din kardeşinden, onun hoşlanmayacağı bir şekilde bahsetmendir.” buyurdu. Yanındakilerden biri, “Söylediğim ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?” diye sordu. Allah Resûlü, “Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, ona iftirâda bulundun demektir,” buyurdu. (Müslim, Birr, 70; Ebu Davud, Edeb, 40/4874)

Daima doğruluk üzere olmak mü’minin alametlerindendir. İmam Malik’e ulaştığına göre, İbnu Mes’ud (r.a.) şöyle demiştir: “Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde “yalancılar” arasına kaydedilir.“ (Muvatta, Kelam, 18, (2, 990)) Manevi âlemde, salih amellerin nuru ve İslam’ın yasakladığı günahlar hissedilmektedir. Bununla ilgili Peygamber Efendimiz, (sallallahu aleyhi vesellem) “Kul yalan söylediği zaman, meydana gelen manen kötü kokudan dolayı, melekler kendisinden bir mil uzaklaşır.” demiştir.” (Camiussağir-840)

Abdülkadir Geylani hazretlerine, “Bu işe başladığınızda, bu yola adım attığınızda, temeli ne üzerine attınız? Hangi ameli esas aldınız da bu yüksek dereceye ulaştınız?” diye sordular. Buyurdu ki, “Temeli sıdk ve doğruluk üzerine attım. Asla yalan söylemedim. Yalanı kâğıda bile yazmadım ve hiç yalan düşünmedim. İçim ile dışımı bir yaptım. Bunun için işlerim rast gitti.”

Anne-babaya iyi davranmak Rabbimizin emri olup, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), anne-baba hakkı üzerine birçok hadisi şerif söylemiştir. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz, şöyle buyurmaktadır. “İnsana da anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik, ‘Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.’ (Lokman Suresi,14.ayet) Anne-baba hakkı dinimizde çok önemlidir. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mes’ud (r.a.) anlatıyor; Peygamber’e (s.a.v.) “Allah’ın en sevdiği amel nedir?” diye sordum. Peygamber (s.a.v.) “Vaktinde kılınan namazdır.” buyurdu. “Sonra hangisidir?” dedim. “Anne babaya iyilik etmektir,” buyurdu. “Sonra hangisidir?” dedim. “Allah yolunca cihad etmektir,” buyurdu. Anne- baba hakkı dinimizde çok önemlidir. Anne-babayı razı etmeden, Allah’ı razı etmek muhaldir. Anne-babaya itaat İslâm ahlâkının esaslarından olup, anne-babanın hayır duasını almak insanın hem dünya hem de ahiretini ihya edecek güçtedir.

Kalp kırmamak, İslam ahlâkında üzerinde ehemmiyetle durulan bir konudur. Mü’min, tatlı dilli ve güler yüzlü olmalı kalp kırmamaya özen göstermelidir. Rabbimiz, Musa Peygamberi (a.s.) firavuna gönderirken bile yumuşak sözlü olmasını emretmiştir. Ahmet Yesevi hazretleri, “Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma! Kalp kırmak, Allah ü Tealatı incitmek demektir.” buyurmuştur.

Hayâ sahibi olmak, Cenâb-ı Allah’ın razı olduğu hasletlerdendir. Ebu Umame (r.a.) rivayetiyle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Hayâ ve sükût imandandır. Bunlar insanı cennete yaklaştırır ve cehennemden uzaklaştırır. Hayâsızlık ve fuhuş şeytandandır. Bunlar da cehenneme yaklaştırır ve cennetten uzaklaştırır.” buyurmuştur. Toplumdaki huzur, hayâ sahibi kişilerin artmasıyla artar, hayâsızlıkların yaygınlaşmasıyla azalır.

Merhamet, mü’minin en belirgin hasletlerinden olup, mü’min tüm mahlûkata karşı merhametlidir. Rabbimizin Rahman isminin anlamı dünyadaki tüm mahlûkata karşı merhametli olan, Rahim isminin anlamı ise ahirette mü’minlere karşı merhametli olan demektir. Rabbimiz, merhametlidir, bizim de merhametli olmamızı ister. İslam dini, merhamet dinidir. Kul, mahlûkatına merhametli olduğu müddetçe, Rabbi de ona merhametli davranır.

Sabır, İslam ahlâkının en güçlü sütunlarındandır. Sabırlı mü’minleri Cenâb-ı Allah sever. Sabır, üç türdür. İbadet üzerine sabır, günahlara karşı sabır, musibete karşı sabır. Rabbimiz, “Ey iman edenler! Sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.” buyurmuştur. (Bakara suresi, 153.ayet) Ebu Said el-Hudri’den nakledildiğine göre, Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Kim sabrederse, Allah ona dayanma gücü verir. Kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ikram verilmemiştir.” buyurmuştur.

Şükür, mü’minin kalbinde güneş gibi doğar. Allah, her hâlinde şükreden kalpten razı olur. Mü’min, onu neşeye sevk eden her şeyden dolayı “Elhamdülillah” diyerek daima şükretmelidir. Zira her nimet Cenâb-ı Allah’ın izni ve takdiriyle gelir. Resulullah Efendimiz,(s.a.v.) şöyle buyurmuştur, “Mü’minin hâli kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mü’mine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için bir hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd,64)

Ayıpları örtmek, yüce dinimizde mü’minlere tavsiye edilen güzel hasletlerdendir. Hz. Mevlana, “Ayıpları örtmede gece gibi ol.” demiştir. Başkalarının ayıplarını, günahlarını ifşa etmek, tecessüsle ortaya çıkarmak yerine kendi kusurlarımıza yönelmemiz gerekir. Peygamber Efendimiz, (s.a.v.), “Kim arkadaşının ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter. Kim de Müslüman kardeşinin ayıbını açığa vurursa, Allah da onun ayıbını açığa vurur. Hattâ evinin içinde bile olsa, onu ayıbıyla rezil eder.” demiştir. ( İbn-i Mace, Hudûd, 5)

Kur’an-ı Kerim’de, Peygamber Efendimizin(s.a.v.) ahlâkı, “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” Kalem Suresi’nin 4. ayetiyle methedilmiştir. Peygamber Efendimiz, (s.a.v.) “Kıyâmet günü, mü’minin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur.” (Tirmizi) buyurmuştur. İslam ümmeti, Peygamberinin (s.a.v.) izinden adım adım giderek, İslam ahlâkına bürünmelidir. Dinimizin emirlerine mugayir olan menfi vakıaların tesirlerinden İslâm ahlâkının sütunlarını hayatımıza tatbik ederek korunabiliriz.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Ammar Hasanov yorumladı Niyet Ettim
Emrullah Aksu yorumladı Ramazan ve Kavramları
Güllü Öztürk yorumladı Sabır Tohumu
Ferudun FERRO yorumladı Sabır Tohumu