“Kabe nedir ve nerededir?” diye bir soruyla başlasam nasıl olur? Çünkü Kabe’nin ne olduğunu bilmeyen Müslüman bile var. Belki adını biliyor fakat önemini bilmiyor.
Basit bir tanımla Kabe, Mekke’de üzerinde altın yazılı siyah örtü bulunan kübik bir binadır. Bu binanın temelleri Allah’ın emriyle melekler tarafından atılmıştır ve Kabe yeryüzünde Allah’a ibadet maksadıyla yapılmıştır. “Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi, elbette Mekke’de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâ’be’dir.” (Âli İmrân, 3/96).
Adem aleyhisselam’dan itibaren bütün insanlığa Kabe’ye hürmet edilmesi emredilmiştir. Adem aleyhisselam’dan sonra gönderilen bütün peygamberlere de böylece vahyedilmiştir. Kabe’nin bir diğer adı da Beytullah’tır. Beyt Arapça bir kelime olarak ev anlamındadır. Dolayısıyla Beytullah Allah’ın evidir. Bu ismi bizzat Allah vermiştir ve Kur’an-i Kerim’de yazılıdır. Kâbe’ye Beytullah (Allah’ın evi) denilmesi, onun sırf Allah’a ibadet için yapılmasından, orada sadece Allah’a ibadet edilmesinden dolayıdır. Böylece Allah onu kendine nisbet etmek suretiyle şerefini yüceltmiştir.
Kabe’ye hürmet nasıl olmalıdır? Elbette ki Allah cc, ona nasıl hürmet edileceğini Kur’an-i Kerim’de bildirmiştir. Nitekim Bakara 125. ayette şöyle buyurulur. “Biz Kâbe’yi, insanlar için toplanıp sevap kazanma yeri ve emniyetli bir mekân kıldık. Öyleyse siz de İbrâhim’in makâmını namazgâh edinin. Zâten İbrâhim’le İsmâil’e de: “Tavaf edenler, ibâdet kastıyla orada kalanlar, rükû ve secde edenler için evimi tertemiz tutun!” diye emretmiştik.” İşte Kabe’ye hürmetin bir çeşidi de onu tavaf etmektir. Tavaf Arapça bir kelimedir ve bir şeyin etrafında dönmek anlamına gelir. Evrende her şey belli bir düzen içerisinde bir şeyin etrafında dönmektedir. İnsan da Kabe’nin etrafında dönmektedir. Nasıl ki gezegenler kendi yörüngesi etrafında dönmektedir, insanın da yörüngesi Kabe olsa gerektir.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed aleyhisselam Peygamberlik verilmeden önce de Kabe’yi tavaf ederdi. Anlaşılan o ki ilk insan Hz. Adem’den beri Kabe tavaf edilmiştir. Hatta insanoğlu yaratılmadan önce onu meleklerin tavaf ettiği bildirilir.
Tavaf bir çeşit namazdır. Allah’ın peygamberi Hz. Muhammed aleyhisselam Kabe’yi tavaf etmek konusunda şöyle buyurur: “Kâbe’yi tavaf etmek namaz kılmak gibidir, ancak tavaf sırasında konuşmanıza izin verilmiştir, bununla birlikte hiç kimse tavafta hayır dışında bir şey söylemesin.” (Tirmizî, “Ḥac”, 112).
Kabeyi tavaf etmenin şartları vardır. Birinci şartı Müslüman olmaktır. Sonra niyet edip Hacerul Esved taşını selamlayarak tavafa başlamaktır. Tavaf hac ve umrenin bir rüknü olmakla birlikte ayrıyeten de yapılabilir. Ayrıca tavaf yaparken Peygamberimizin öğrettiği dualar vardır. Tavafa başlarken şu dua okunur. “Allah, bütün eksikliklerden uzaktır. Hamd, Allah’a mahsustur. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah en büyüktür. Bütün güç ve kuvvet şanı yüce ve azamet sahibi Allah’a aittir. Salat ve selam, Efendimiz Muhammed aleyhisselama olsun. Allah’ım! Sana iman ederek, Kitabını tasdik ederek, verdiğim sözü yerine getirerek ve Peygamberinin sünnetine uyarak bu ibadetimi yerine getiriyorum.”
Rükni Yemenî ile Hacerul Esved köşesi arasında “Rabbena atina fiddünya haseneten ve fil ahireti haseneten ve gına azabennar.” duası okunur ki anlamı; “Allahım bize dünyada da iyilik ve güzellik ver ahirette de iyilik ve güzellik ver. Ve bizi cehennem azabından koru!” demektir.
Cübeyr İbn Mut’im radıyallahü anh, Peygamber aleyhisselamın Abdu Menâf oğullarına şöyle seslendiğini nakletmiştir: “Bu Beyt’i tavaf eden hiçbir kimseyi ve orada gece gündüz istediği saatte namaz kılanı engellemeyiniz.” Nesai, Menasik 137