Site icon İslam & İslamiyet – Kevser.Org

Korkuyla Büyüyen Din ve Çocuk

Ne zaman Böyle Olduk?

Salzmann, ‘‘Çocukları dinden soğutma ve hissiz yapma çareleri’’ başlığı altında yaptığı açıklamada ‘’Onları öncelikle Tanrıdan korkutarak soğutun, göreceksiniz ki dinsiz olacaklardır’’ diyor. Daha sonra şu hikâyeyi örnek olarak gösteriyor. Bir anne her gök gürleyişinde çocuklarına ‘’Görüyor musunuz? Tanrı hiddetinden nasıl bağırıp çağırıyor’’ derdi ve bunun arkasını tanrı ile alakalı bir düzine tehdit ile devam ettirirdi. Bir keresinde ‘’Tanrı yaramaz çocukları cehennemde yakar’’ demişti. O küçük çocuğun aklındaki tanrı, en küçük hatalarında bile küçük çocukları cehennem atan, pantolonlarının bir parçasını yırttığında cehennemde bağıra çağıra yakan, bir bardak kırsa onu şeytana verip işkence ettiren bir adamdı…

Salzmann, çocuğun her gök gürlediğinde, her sabah olduğunda tanrıya dua ettiğini söylüyor ancak diyor; ‘‘Bu korku duasıydı.’’

Ne kadar ‘‘Lan bu gavur kitabı, okunur mu?’’ deseler de Richard Dawkins’in ‘’Tanrı Yanılgısı’’ adlı güzel bir kitabını okumuştum. Dawkins, kitabında önceleri dini inancı olan ancak sonradan ateizmi benimseyen ve insanları dinin oluşturduğu travmadan kurtarmak için bir dernek kuran Jill Mytton ile konuşmasından bahsediyor. Jill ‘’Bir çocuk için cehennem ateşinin alevlerini, gıcırdayan dişleri göz önüne getirmenin ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz’’ diyor. Dawkins, çocukluğunda anlatılan cehennem hakkında sorduğumda ‘’bana verdiği yanıt, yüzünde beliren ifade kadar etkileyiciydi’’ diyor. Jill ‘’Tuhaf değil mi? Bunca zaman geçtikten sonra bile, sorduğunuz şu soruya yanıt verirken hala aynı etkinin altındayım. Korkunç bir yer cehennem. Tanrı tarafından tamamen reddedilmiş bir yer. Sürekli yanan ateşler içerisinde acı çektiğiniz, işkence gördüğünüz bir yer. Ateşin hiç sönmediği ondan hiç kurtuluşun olmadığı bir yer.’’

Herhangi normal bir çocuk böylesi korku hikayelerini dinlediğinde Allah’tan korkacaktır. Tebrikler görev tamam! Peki korku iklimi üzerine kurulan bir din ne kadar sağlıklı ve sürdürülebilir olabilir ki? Bunları yazarken ‘‘Hz. Peygamber (s.a.v.) bana bir kere bile kızmadı, bir kere bile bunu neden böyle yaptın demedi’’ diyen Hz. Enes’i, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “Seni devenin yavrusuna bindireceğim” dediği sonra büyük bir deveye bindirince ‘‘Bu da başka bir devenin yavrusu değil mi?’’ diye şakalaştığı Ümmi Eymen’in oğlu Üsame’yi, bir gün namaz kıldırırken çocuk ağlamasından dolayı namazı hızlı kıldıran Hz. Peygamber’i (s.a.v.) hatırlıyorum. Böyle bir durumdan, çiyanlarla akreplerin savaş yaptığı korkunç cehennem hikayelerine, abdesti eksik aldığı için dayak yiyen çocuğa ne zaman geldik hatırlamıyorum.

Exit mobile version