Site icon İslam & İslamiyet – Kevser.Org

Kul Hakkı Hak Tavrı

Rabbel alemin aziz yarattığı insanı başıboş bırakmamış elhamdülillah. En ince fiile kadar neyi nasıl yaparsa, kendisi için en iyisi olur, detay detay bildirmiş. Şaşıp düşmesin, çözemeyip düğümlenmesin diye de resuller, nebiler, alimler evliyalar ihsan eylemiş…

Ne zaman gönlümüze bir şüphe düşse çabucak şifasını bulacak yollar var önümüzde. Yeter ki şüphe düşecek içlerimiz olsun, sağ olsun – salim olsun…

“Mallarınızı aranızda bâtıl sebeplerle yemeyin! İnsanların mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, onları hâkimlere rüşvet olarak vermeyin!” (Bakara, 188)

Ahir zamanda son peygamberin ümmetiyiz elhamdülillah. Ayet o ana ve kıyamete kadar geçerli ve ifade sanki bugün için söylenmiş gibi zamanımıza nasıl da tam düşüyor. Mallar aramızda batıl sebeplerle çok rahat yeniliyor. Ve bile bile haksız yere yesin ve haksızlığa hizmet etsin diye veriliyor ve yeniliyor. Estağfirullah el azim ve etubu ileyh…

“Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.” (Nisâ Suresi; 10)

Yetimin hakkını bedava ihsan gibi bulup yemenin acısı bir yana onu yemek için kurulan türlü hileler ve yollarla uğraşa didine ele geçirip yemek var gayretlice…

“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helalleşsin!” (Buhârî, Mezâlim, 10; Rikâk, 48)

Kıyamet herkesin öldüğü zaman değil kişi öldüğü zamandır. Nefesin bedeninde, yaptığın belleğinde iken gidip eline eteğine yapışıp helalleşmek. Anlatıp, sebeplerini söyleyip tamam razıyım diyene kadar gönlünü almak kastediliyor. Sebebi mi Rabbim, kendisi gibi bir kulu, hakkını hukukunu bile isteyene görmezden geleni, kulu olarak hoşgöremiyor. Bana bunlarla gelmeyin, cennetim temizdir ve temizler içindir, kiri olan arınmadan giremez. Cemalim cennetten görülebilir, cennete girmeyen cemalimi göremez. Şimdi kim olduğu ne olduğu önemsiz olmuyor mu helalleşmek çabasında. Sonuç bu kadat muhteşemse ne önemi var utanmanın sıkılmanın…

“Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa onu hemen ödesin, dünyada rezil rüsvâ olurum diye düşünmesin! İyi biliniz ki; dünya rüsvâlığı âhirettekinin yanında pek hafiftir.” buyurdu. (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319; İbn-i Sa’d, II, 255)

Çok daha kıymetlisi her kula, her kulun gönlüne cennete ve Allah’ın cemaline ulaşmada bir basamak gözüyle bakabilmektir. Gönül ala ala, hizmet ede ede uça uça gitmek cennete ve cemalullaha…

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bir kişi Allah yolunda öldürülse, sonra diriltilip tekrar öldürülse, sonra diriltilip tekrar öldürülse, üzerinde bir borç varsa, borcu ödeninceye kadar Cennete giremez.” (Nesâî, Büyû, 98/4681)

Yani…

“Şehîdin, kul hakkı dışındaki bütün günahlarını Allahu Teâlâ mağfiret eder.” (Müslim, İmâre, 119)

Algoritmayı yeniden okuyalım, bir unutulmuş sünneti yerine getirmek yüz kere şehit olma sevabına denkttir. Bir oruçluya iftar yemeği vermek yine aynı. Vee yüz kere şehit olsan da ki hükmi değil asli olarak bir tane kul hakkın bile silinmiyor.

Sonuç Rabbim ayetleriyle Habibi sünnetleriyle, fıkıh hükümleriyle alimler tespitleriyle tek noktaya vardırıyorlar bizi, iyi insan olmak. İnsanlarla iyi olmak. Cennete ilk girecek olanın, iyiliği çok olan, müjdesi de bunu ispatlıyor.

Halin ve hayalin ne olursa olsun, ilmin ve becerin ne seviyede olursa olsun, insan olma seviyen diğer insanlarla hakkani değilse, gönül dilin kapalı ve nefsani ise hem burada hem orada yandın demektir.

“Adâlette hiçbir beşerin diğerine karşı üstünlüğü yoktur!” (İbn-i Hişâm, II, 266-267; Vâkıdî, I, 57; İbn-i Sa‘d, III, 516)

Mahşerde kurulacak tartının ibresi çok hassas olacak. Kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak. Bu dünyada kendi gözünü, kendi ruhunu incecik koruyup gözetmemiş olduğu için bu sertlik. Zira her gönül bir diğeri için titreyip eriyecek kıvam ve kapasitededir aslında. Onu zaman içinde kendi istek ve kararlarıyla ihmal ederek saklar derinlerine. Geçici keyiflerle geçici doyumlar sonucu, kalıcı zman ve kalıcı mekanda kendine yaptığı bu haksızlığın bedelini öder.

Tıpkı acıktıkça abur cubura gömülen sonra hastalanan bedeni için perhiz zahmeti çeken zavallı gibi… Durum sadece bundan ibaret. İnsanın içinde yüklü muhteşem programlarını ihmalin bedelidir cehennem, tüm parazit ve virüslerden arınmaktır cehennem.

“Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların zarar görmediği kimsedir…” (Buhârî, Îmân, 4-5)

Gece huzurla uyumak, gündüz şevkle çalışabilmek. Etrafında sana keyif verenlerin olması, yamuk yanlış işlerine şahit olup körlüğe bürünme zahmetinin olmaması. Her an şimdi ne çiğliğini göreceğim diye köşe bucak kaçmaman. Senin sürçtüğüne dikkat edip sımsıkı seni tutan. Senin sımsıkı tuttuğun. Ne kadar zorlaştı tarif edilen müslüman olabilmek. Elinden dilinden hayr ve hasenat gelen, şer ve zarar gelmeyen olmak…

“Ey insanlar, sizin canlarınız, mallarınız, ırz ve namuslarınız, Rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır (dokunulmazdır).” (Buhârî, Hacc, 132) buyurmuştur.

Rızası olmadan ona düşen pay, hakkında sözünün geçmesi, hayallerine engel olmak, yolunu kesmek akla gelen ne varsa incitip üzecek hepsi hepsi hepsi bu uyarının içinde…

Ne var bunda dediğimiz her şeyin içinde büyük büyük kul hakkı vardır, çok dikkat etmek lazım.

Bize sınırsız yaşamak empoze edildi. Yabancılarla konuşmayan insanlardık, yabancı kelimesi anlamını yitirdi. Başka milletten olana derdik şimdi onlar bile biz oldu. Hasılı kalabalık yaşıyoruz ve kalabalıkta tüm sınırları külliyen aşıyoruz. İlk merhabadan itibaren eş dost akraba ayarına koyuyoruz. Durumuz yok, seviye zaten anında kayboluyor. İşte olanlar oluyor. Hak hukuk havada toz oluyor.

Burada gürültü ve şamata ile atlattığımız her hareket ahirette tel tel incelenecek.

Ağzımızdan çıkan söz, ağzımıza giren lokma, kötü niyetle bakan göz, birinin arkasından konuşma ne varsa atlanmadan bir bir hesap edilecek…

Rabbim tertemiz olunca görebileceğimizi, tertemiz olmak için cehenneme girmemiz gereken çirkinliklerden kaçmamız gerektiğini açık açık bildirmişken bu hoyratlık, bu savsaklık, bu umursamazlık çıldırtıyor.

Allah’ım hakkımızı koruyan, kul hakkından korkup kaçınan, rızan için çabalayan ve nasibinden razı olan kullarından eyle bizi. Zorumuzu kolaylaştır Allahım sen rahmeti merhameti sonsuz olansın…

Exit mobile version