Şeyh Ali Tantavi’nin kızıyla arasında geçen bir olay çarptı dün gözüme. Kızı güvenlik görevlisine aynı tabak içinde hazırlanmış fasülye, pilav, patlıcan, salatalık ve birkaç kayısı götürürken babası kızını durdurur. Babası her bir şeyi ayrı tabaklara koyması gerektiğini ve tepsiyi güzelce düzenlemesini söyler. Kızı babasına neden böyle yapması gerektiğini sorduğunda babası: ‘Yemek ikram etmek ‘Mal’ sadakasıdır. Bir şeyi düzgün vermek ise ‘Gönül’ sadakasıdır’ der.
Kur’an’da ‘infak etme’ konusu üzerinde sıklıkla durulmuş ve pek çok ayette ‘vermek’ teşvik edilmiştir. Müminlerin yiyeceklerini yoksullara, yetimlere ve esirlere seve seve verdiğini (İnsan/8), bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcadıklarını (Al-i İmran/134) ve yine Allah yolunda harcamanın her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibi olduğunu (Bakara/261) Kur’an ayetlerinde görmekteyiz.
İnfak etmenin üzerinde bu kadar durulurken ve Müslümanlar açıkça cömertliğe teşvik edilirken şu ince nüans üzerinde de duruluyor ayetlerde. Gönülden Vermek!
Etrafımızda görmüyor muyuz eski yırtılmış kıyafetlerini ihtiyaç sahiplerine verenleri? Ya da kararmış, taşı düşmüş takıları, dikişleri açılmış ayakkabıları, kilerdeki bayatlamış kuru gıdaları, kırık dökük oyuncakları (güya) infak ettiklerini işitmiyor muyuz? Bu kişiler filhakika evlerindeki pejmürde eşyalarını elden çıkarmaya ‘infak’ diyorlar! Vicdanlarının cılızlaşmış sesini bastırarak karşı tarafı dilenci yerine koyuyorlar!.. Gelgelelim asıl kötülüğü kendilerine yaptıklarının farkına bile varamıyorlar!..
Halbuki Allah bizleri şöyle uyarmıyor mu:‘Kendinizin ancak içiniz çekmeye çekmeye alabileceğiniz adi şeyleri hayır diye vermeye kalkışmayın’(Bakara 267) Ve buyurmuyor mu ‘Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.’ (Al-i İmran/92)
Allah sevdiğimiz şeylerden kendi rızası doğrultusunda vermemizi isterken başa kakmadan ve gönülden vermemizi de istemektedir. Ve bizleri‘Yaptığın iyiliğiçok görerek başa kakma’ (Müddessir/6) diye en baştan ikaz etmektedir. Yaptığı iyiliği yüze vurmadan ve incitmeden yapanlar için ‘Rablerinin katında özel bir karşılığa mazhar olacakları’ (Bakara/262) haberi verilip, bu kişiler ‘Üzerine bolca yağmur yağdığı için iki misli ürün veren bir bahçeye’ (Bakara/265) benzetilirken, ‘Gösteriş yaparak, inciterek ve başa kakarak sadaka verenlerin ise, üzerinde toprak bulunan bir kayanın yağmur yağması sonucu çorak kalması gibi, kazandıklarını hiçbir şeyden istifade edemeyecekleri’ (Bakara/264) haberi verilmektedir.
Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v), Allah’ın kıyamet gününde yüzlerine bakmayacağı ve onları korumayacağı 3 grup içerisinde, yaptığı işi başa kakan kişilerin de olacağını haber vermiştir. (Ebu Davud, Libas, 25)
İşin özü sadece malımızı değil bilgimizi, zamanımızı, canımızı, sevgimizi, menfaatlerimizi de infak edeceğiz. Ama gösteriş budalası olmadan, yüze vurup küstahlaşmadan, kendini beğenerek riyakarlaşmadan, karşımızdakini incitip kırmadan ve yaptığı iyiliği başa kakmadan…
Unutmayın! Bugün başa vurarak yaptığınız her bir iyiliğin elinizi boşa çıkardığını, sevap kazandırmadığını aksine sizi günah maliki yaptığını ve zarar sahibi kıldığını unutmayın!