Sen hangi güzelliğin açtığı hudutdasın?
Binlerce yıldır sürgün kalan hangi hüznün koynundasın?
Yıldızlar çağıracak sendeki talih bahtını,
Bir şahlanacak ki arştan gelecek şanlı adın.
Şarkile garba sığmadı nûrundan ayaller,
Semâve’yi sel, Kisrâ’yı yel alacak,
Heybet korkacak, senin ardından dökülecek gökler,
Yıkılacak putlar, tapınaklar ve sönecek alevler.
Sana ram olacak mabedler ve abidler,
Gönül ayinesi seninle haşrolacak,
Nura gark olacak seni gören gözler,
Ey nebiler Nebisi! Sana el-Emîn diyecekler.
Sözlerin, Rahman’ın rahmeti ve ruhunun nurudur,
O’nun nurunun zuhuru cümle ruhlardadır,
Arşın üstündedir Makam-ı Mahmud’un,
Enbiyalar silsilesi seninle uğurludur.
Ey kutlu kul! Seni yer gök methetti,
Hüküm koyup kaleme, alemleri fethettin,
Arş’ı seyran, merşi ferman eyledin,
Semalar nurunun heybetiyle inledi.
Özleminle yıllar yılı çöllerde bir bedeviyim,
Rahmet pınarım, nurum sensin Ey Nebi!
Aşkınla sencileyin gülleri methetmedeyim,
Gül sensin efendim, bense bülbül-i bîçareyim.
Hiç görmedi bunca zaman bu envardan kainat,
Yağmurlar kokunla rahmet olup akacak,
Dağılacak kokun ve okunla nübüvvet,
Şanlı ordun kutlu olsun muzaffer İslamiyet.
Yüreğinize sağlık, kaleminiz daim olsun 🌸🌸
Çok teşekkür ederim Zübeyde hanım, keyifli okumalar diliyorum 🕊️🙏🏻