Ey hüzünlü Yolcu, vuslatı gönlün kuyusunda arayan oğul; yorgunluğunu hissettim, hem yaşımdan hem de özümden demişsin. Oysa ki bilir misin, yorgunluk dediğin yalnızca cismin bir aldanışıdır? Ruh ne yorulur ne de eskir. Her nefes, Hakk’ın tecellisinin bir yansımasıdır. Dilin lâl olmuşsa, suskunlukla varlığın derin manasına erebilirsin. Zira en hakiki çığlık, sessizliğin içinde yankılanır. Yılların devrilişi, yalnızca fani bir zaman algısının seni kuşatmasından ibaret. Yaşını değil, kalbindeki aşkı say, ey oğul! Azrail’in gelişi bir son değil, bir vuslatın başlangıcıdır. Gönlünün yarası derinse, bil ki oradan Rahman’ın nuru sızmaktadır.
Vuslatın, senin ellerinden tutmasını ister misin? Elbette tutar; aşk meclisi her daim açık, yeter ki gönlün kapısını çalacak bir cesaret bulsun. Bu şehir sana yabancıysa, sen o şehre değil, özündeki hakikate aitsin. Mevsimler yalancıysa, sen ilahi bir vaktin eşiğinde duruyorsun. Bilmiyor musun, Eylül şairi gidince ne olur? Arkasında ne yağmurlar ne kuşlar ölür; yalnızca dünya biraz daha karanlık olur, çünkü bir hakikat güneşi batmıştır. Ama unutma, her batış bir doğuşa gebedir. Yetim kalan kent mi, öksüz kalan nergisler mi? Hayır, Ey Oğul! Tüm bu hasret senin özünden ayrı düşmendir. Kalbin hasret çekiyorsa, bil ki özünde gizli olan sevgiliye duyulan bir özlemdir bu. Ve o sevgili senden ayrı değil, tam da sende saklıdır. Kendini bul ve ona ulaş.
Ey sevdanın yolcusu! Kirpiğinle tutunduğun damla, hakikatin bir işaretidir. Bu geceye, bu gök kubbeye bak ve anla: Yıldızlar, seni beklemekte. Dağıl ve yeniden toparlan; çünkü dağılmak, Hakk’ın huzurunda yok olmanın ilk adımıdır. Hira dağındaki mağara, gönlündeki huzurdur. O huzura sığın ve kendini sevginin vadilerinde temaşa et. Teslim ol, gülüşü güllerden güzel olan ey oğul! İsmail gibi teslim ol! Sabır, seni sabrın sahibine ulaştırır. Secdede zikredilen isim, yalnızca dudakta değil, gönülde yankılanırsa manaya erersin. Hakikat rüzgârı yüzüne çarptıysa, artık o rüzgâr seni ebedi bir yolculuğa çağırmaktadır.
Bu dünyada yolların kesişmemesi değil, hakikatte bir olmamızdır mühim olan. Ayrılık yoktur, elveda bir vehimdir. Çünkü Hakk’ın ilminde hiçbir şey kaybolmaz; her şey, hak ettiği yere geri döner. Öyleyse Ey Oğul! Sevdanı da hüznünü de ilahi bir niyetle taşımayı öğren. Bu yolculuk bir veda değil, sonsuz bir merhaba… Elveda deme; selam ile var ve selam ile dön.