Site icon İslam & İslamiyet – Kevser.Org

Nasıl Bir Kurban Bayramı Yaşamalıyız

GİRİŞ

Rabbimizin Tevfik ve inayetiyle hep birlikte yeniden bir Kurban Bayramı yaşıyoruz. İyi bilmeliyiz ki bugün Haccu’l-Ekber günüdür. Müminlerin Rablerine en faziletli bir ibadetle yaklaştıkları gündür. Allah Rasûlü’nün (s.a.v) Veda Haccı’nda, o günden bugüne bütün insanlığa ışık tutan ve insan hakları beyannamesi mesabesinde olan Veda Hutbesini eda ettiği gündür. Cenâb-ı Hakk’ın bu ümmete:

﴿…الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمْ الْإِسْلَامَ دِينًا…﴾

‘…Bugün Dininizi ikmal ettim, nimetimi de üzerinize tamamladım, Din olarak da size İslâm’dan razı oldum…’ (Mâ’ide 5/3) ayetini indirdiği gündür. Allah’a yemin olsun ki her Müslüman bugün kurban keserek kan akıtmasıyla Rabbine bundan daha sevimli bir amelle yaklaşmış değildir. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurur:

﴿ لَنْ يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنْكُمْ…﴾

Kestiğiniz kurbanların ne etleri ne de kanları, Allah’a ulaşır, O’na yalnız sizden ulaşan takvanızdır…’ (Hac 22/37)

Bu yüzdendir ki Mina’da ve dünyanın her bucağında bugün milyonlarca kurban kanı Allah için ve O’nun adına akıtılmaktadır.

Kurban Bayramı dolayısıyla bazı öneri ve tavsiyeleri maddeler halinde sıralamak istiyoruz şöyle ki:

1- Bayram ve teşrik günleri, sevinç, sürur, ferahlık, yeme, içme, Allah’ı zikretmek, tehlîl, tahmîd, tekbir getirme ve kurban kesme günleridir. Ancak bayram sevinci göremeyen dünyanın birçok yerinde, evsiz, aç ve susuz yılda bir defa olsa bile etin tadını tatmamış, maddî ve manevî sıkıntılar içerisinde kıvranan Müslüman kardeşlerimiz vardır. Bu çaresiz insanları düşünerek Allah’ın bizlere ihsan ettiği bu nimetin ne kadar büyük olduğunu idrak etmeli ve bu vesile ile ona çokça şükretmeliyiz.

2- Rabbimizin üzerimizde belirli hakları bulunmaktadır. Bunların en önemlisi, maddî veya manevî olsun hiçbir şeyi ortak koşmadan sadece O’na kulluk etmemiz, emirlerini yerine getirmemiz ve yasaklarından kaçınmamızdır. Rasûlü Ekrem’in (s.a.v) haklarına gelince, haber verdiği şeyleri tasdik etmek, emrettiklerine uymak, yasak ettiklerinden kaçınmak, onun gösterdiği şekilde Allah’a ibadet etmektir. Ancak bu sayede Allah’a kul ve Rasûlü’ne (s.a.v) ümmet olabiliriz.

3- Rabbimiz bir, Peygamberimiz bir, Kitabımız bir, Dinimiz ve kıblemiz bir olduğuna göre İslâm’ın öngördüğü şekilde birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız. Kardeşlik bağlarımızı güçlendirmeli, aramıza fitnelerin girmesine izin vermemeli ve bölünmemeliyiz ki İslâm düşmanları bizi zayıf görerek zarar vermeye yeltenmesin.

4- Nefsimle beraber sizlere ve özellikle de gençlerimize İslâm’ın direği olan farz namaz ibadetini hatırlatırım. Sakın bunun eda edilmesinde gevşeklik etmemeliyiz. Her halükârda vakitlerinde kılmaya, özellikle de cemaatle ikame etmeye bakmalıyız. Çünkü farz olan namazların edası kurtuluş ve selâmet, ihmali ise nifak ve küfre götüren bir köprüdür.

5- Gerek yavrularımızın eğitim ve terbiyesi gerekse gençlerimizin yönlendirilmesi hususunda kusur etmemeliyiz. Bu konuda toplum olarak birbirimize destek ve yardımda bulunmalı, bütün imkanlarımızı onlar için seferber etmeliyiz. Unutmayalım ki İslâm’ın geleceği onlara bağlıdır. Bugün İslâm düşmanları gençlerimizi, bizden ve Dinimiz ’den koparmak istiyor. Rabbimizden bu gençliği her türlü şer odakları ve fitnelerden korumasını dilerim.

6- Haram ve günahın her türlüsünden, gizlisinden ve açığından sakınmalıyız. İyi bilmeliyiz ki önceki ümmetleri helak eden husus, dinleri konusunda taviz vermeleri, günah işlemeleri ve bu konularda birbirlerini ikaz etmemeleri olmuştur. Bilhassa şüpheli şeylerden uzak durmalıyız. Çünkü bunlar bizi harama götüren birer köprüdür. Şüpheli şeylerden kaçınan kimse Dinini ve ırzını koruma altına almıştır. Ayrıca günümüzde işlenen günahlardan, münker ve masiyetlerden ailelerimizi, gençlerimizi sakındırmalıyız. Özellikle küçük günahlardan kaçınmalıyız ki, bunlar bizleri büyük günahlara götürmesin.

7- Nefsimle beraber kalplerimizi düzeltmeye, Dinimiz’ de samimî (ihlaslı) olmaya ve Nasuh bir tövbeye çağırıyorum. Rabbimize bol bol dua etmeye ve gafletten kurtulmaya davet ediyorum. Bir yıl içerisinde işlediğimiz amellerin hesabını görmeli, kusurlarımızı ve eksiklerimizi şimdiden düzeltmeye kararlı ve azimli olmalıyız. İyi bilmeliyiz ki çok yakında yeni bir hicri yılına gireceğiz. Öyleyse bu hususta Allah’a söz vermeli, hayatımızda yeni sayfalar açmalıyız ki, böylelikle samimiyetimizi ortaya koymuş oluruz.

8- Bayram ve teşrik günlerinde Rabbimizi anmalı, tekbir, tehlîl ve tahmîd getirmeliyiz. Nitekim Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de bu konuda şöyle buyurmaktadır:

﴿وَادْكُرُوا اللَّهَ فِي أَيَّامٍ مَعْدُودَاتٍ…﴾

Sayılı günlerde Allah’ı zikredin…’ (Bakara 2/203)

‘Abdullah b. Mesut (r.a) ve İbn ‘Umer ’den (r.a) gelen rivayette tekbir getirme siygası şu şekilde zikredilmiştir:

Allâhu Ekber, Allâhu Ekber, Lâ İlâhe İllâllâhu va’llâhu Ekber, Allâhu Ekber ve li’llâhi’l-Hamd.’

Söz konusu tekbirlerin başlangıcı, Arefe günü fecir vaktinden, başlayarak bayram günlerinin bitmesiyle sona erer. Bayram günlerinin son gününün akşam yani güneşin batma vaktine kadar devam eden tekbirleri her vakitte ve namazların akabinde getirmeliyiz.

9- Rabbimiz kurbanı bu ümmete Dini bir şiar ve vecibe kılmış, kurbanı kendisine yaklaştıran bir ibadet vesilesi yapmış ve şöyle buyurmuştur:

﴿وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ…﴾

Kurbanı sizlere Allah’ın şiarlarından bir şiar (alamet) yaptık ve sizler için onda hayır vardır…’ (Hac 22/36)

Rasûlullah (s.a.v) de o gün Mina’da insanlara şöyle seslenmiştir:

Ey İnsanlar! Her ev halkın üzerine, her yıl bir kurban kesmek düşer.’[1]

Diğer bir rivayette ise şöyle bulunmuştur:

Kimin imkânı olurda kurban kesmezse musallamıza (namazgahımıza) yaklaşmasın.’[2]

Öyleyse kurban keserek İbrahim (a.s)’ın ibadetini ihya edelim, Resûlüllah’ın (s.a.v) Sünneti ’ne böylelikle uymuş oluruz. Kurban ise ancak deve, sığır, koç, koyun ve keçiden olur. Yaşlarına gelince; devede beş, sığırda iki yaş, kuzu altı ay, keçi ise bir yıllık olması gerekir. Yalnız kurbanın, kesilmesine engel olan bazı ayıplardan salim olması gerekir. Hadislerde zikredildiği gibi bunlar dört tanedir:

Dört kusur kurbanlıkta caiz olmaz; körlüğü belli olan, hasta olan, topallığı belli olan ve yürüyemeyecek derecede cılız olan hayvandır.’ [3]

Kesme vakti ve keyfiyeti şöyledir:

Kurbanın kesim vakti; bayram sabahı, bayram namazı kılındıktan sonra başlar ve teşrik günlerinin bitmesiyle biter. Keserken de ‘Bismillâhi va’llâhu Ekber’ denilmesi ve hayvanın boğazından kesilerek kanın akıtılması şarttır. Şayet kişi kendisi kesemiyorsa bilen birisine kestirir ve orada hazır bulunur. Müslümanın, kesilen kurbanın bir kısmını yemesi ve ailesine yedirmesi sünnettir. İkinci kısmı yakınlarına ve diğer kısmını da ihtiyaç sahibi kimselere tasadduk eder. İsteyen de kurbanını fakir bir ülkeye yollar.

Câbir b. ‘Abdillah bize, Resûlüllah’ın bayram gününü şu şekilde anlatır:

“Rasûlullah (s.a.v) ile beraber bayram günü musallada bulundum. Hutbe konuşmasını bitirince, minberden indi ve getirilen koçunu kendi eliyle keserken şöyle dedi:

Bismillâhi va’llâhu Ekber. Allah’ım, bu benden ve ümmetimden kesmeyenlerden sanadır.’[4]

10- Müslümanlar arasındaki bütün dargınlıkları ve kalplerdeki husumeti kaldırmak, hak ve hukukta helalleşmek, küs ve dargın kimseleri barıştırmak vaciptir. Bayram ise buna en büyük vesiledir. Çünkü Rasûlullah (s.a.v) bu konuda şöyle buyururlar:

Bir Müslümanın kardeşiyle üç günden fazla dargın durması helal olmaz.’[5]

Evet bayramda akrabayı, komşuyu ve dostları ziyaret emeli ve bayramlarını kutlamalıyız. Bu münasetle bir Müslüman kardeşimizle karşılaştığımızda bayramlaşırken:

Tekabbela’llâhu minnâ ve minkum’ demeliyiz. Böylelikle sahâbilerin sünnetini işlemiz oluruz.

Cübeyr b. Nüfeyr’in (r.a) naklettiğine göre onlar bayramlarda karşılaştıklarında birbirlerine:

Allah, sizin de bizim de amellerinizi kabul buyursun’ şeklinde dua ederek bayramlaşırlardı.

Cenâb-ı Hak’tan, hepimizin Kurban bayramlarımızı mübarek kılmasını diler, bayramların, bizler için sevinç, sürur ve gönül ferahlığına vesile olmasını, ayrıca İslâm dünyası için hayırlı, bereketli, birlik ve beraberlik vesilesi olmasını niyaz ederim.


Kaynaklar:

[1]  Ebû Dâvûd ve İbn Mâce rivayet etmiştir.
[2]  İbn Mâce rivayet etmiştir.
[3]  Tirmizî rivayet etmiştir.
[4]  Müslim rivayet etmiştir.
[5]  Müslim rivayet etmiştir.

Exit mobile version