Ölüm sıcak nefesini,
Ensemde hissettiğim,
Ölüm bazı özleyip,
Ve bazı istemediğim…
Ölüm sana bana ona
Yaratılmış her varlığa…
Ölüm gerçek, ölüm sıcak,
Belki düşünceden yakın,
Belki kaf dağından uzak…
İşte o son anı her canlı yaşayacak…
13 Yaşımda çok sevdiğim bir yakınımı kaybettiğimde yazdığım satırlar. Ölüm ve sonrası başlığı hemen herkesin aklına ölen için düşüncesini getirmiş olabilir. Ölümden sonra kalanların hali, onlarda bıraktığı izler çok göz ardı ediliyor.
“Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır. Biz sizi, gerçek değerinizi ortaya çıkarmak için şerle de hayırla da imtihan ediyoruz. Sonunda zâten bize döneceksiniz.” (Enbiya / 35)
Sabır ilk anda verdiğin tepkiye göre değerlendirilir. Canından can koptu, ciğerin söküldü, çaresizlik bir yanda, gerçeğin büyüklüğü bir yanda kıvranıp dururken ruhun ilk tepkin. Feryat figan isyanda mısın, İnna lillahi ve inna ileyhi raciun sığınağında mısın..?
“De ki: Kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, sonunda o, mutlaka gelip sizi bulacaktır. Sonra duyuların ötesinde olan şeyleri de, duyular sahasına giren her şeyi de çok iyi bilen Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız; O da size yaptıklarınızı tek tek haber verecektir.” (Cuma / 8)
Ayeti Kerimeyi tekrar tekrar okuyunca içindeki tehdidi ve sonra da müjdeyi görüyorsunuz. Müjde sürekli aynı yerde, telaş etme sende gideceksin. Bir belirsizlik yok, net kesin. Örtülü olan zamanı ve şekli. Onun içinde açıklama var, “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” buyrulmuştur. (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr Şerhu’l-Câmii’s-Sağîr, V, 663) “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz!..” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, V, 663)
Bu kadar açık yol haritası kul için en büyük müjdedir. Elindeki parana göre yaparsın hesabını kimseye kızıp darılmazsın. Neyi görmek istiyorsan ebediyetinde onun gayretinde olursun ömrünce…
Ayrılık acısına bundan daha iyi gelecek bir ilaç bilmiyorum. Yeniden kavuşma umudu. Hasreti çok bir ayrılık, ancak kavuşması kesin ve net.
“Her nefis ölümü tadacaktır. Yaptıklarınızın karşılığı ancak kıyâmet günü tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulursa, gerçekten o kurtuluşa ermiştir. İyi bilin ki, bu dünya hayatı, aldatıcı bir faydadan başka bir şey değildir.” (Ali İmran / 185)
Ayetin Kerimenin içindeki diğer nokta ise Yaptıklarımızın karşılığı kısmı. Acıyı hafiflettikten sonra gidenlerimiz için ne yapabiliriz. Bağ kopmadı, gönülde taptaze duruyor sevgileri, her gün yenilenen özlemleriyle, peki onlar kabirde kıyameti beklerken bizim burada hala birçok şeyi yapma imkanımız varken neler yapabiliriz.
Tevbe istiğfar, sadaka, Kuran-ı Kerim okumak, İşrak namazı kılmak, sevdiklerini ziyaret etmek, onları ziyaret etmek…
Araştırıp bulup yeni halde, dünyalar arası bir iletişim ile varlığımızda hissettiğimiz varlıklarına hizmet etmek.
“O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti dâimâ üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O’dur.” (Mülk/ 2)
Hangimizin daha güzel işler yaptığını bizde göreceğiz. Bazen yanılıyoruz, yaptığımızı doğru sanıp ısrarla devam ediyoruz anca biri veya bir şeyler gözümüzü açınca hatalarımızı fark edebiliyoruz. Yakın olmak, dost edinmek iyilikte teşvik, kötülükten men etmek bunun için üzerimize farz.
Rabbim kulunu başıboş bırakmadığı gibi birbirine de başıboş bıraktırmıyor. Öyle iç içe ki bize düşen görevler. Namazda okuduğumuz bir çok dua ve ayet dünya üzerindeki gelmiş geçmiş tüm müminlere ulaşan bir hayır içeriyor. İlmek ilmek birbirine örülüyor hayr ve fayda. Terk edince onca canın hakkına girilmesi de bundan.
“Hani siz, ölümle yüz yüze gelmeden önce şehit olmak için can atıyordunuz. İşte şimdi, ölenlere seyirciler gibi bakıp dururken, onu açıkça gördünüz.” Ali İmran / 143
Ölümün ardından seyirciler gibi bakmaktan Allaha sığınırız. O bize en güzel öğretmen, en iyi uyarıcı…
“Sonra alınan o canlar gerçek sahipleri olan Allah’ın huzuruna getirilirler. İyi bilin ki, bütün hüküm ve tasarruf yetkisi yalnız O’na aittir ve O hiç geciktirmeden, en çabuk bir şekilde hesap görendir.” (En am / 62)
İnsan canından bir parçayı toprağa saklamadan anlamaz ölümün sıcak yüzünü, ondan sonra da her şey anlamını yitirir zaten…
“Rasûlüm! Senden önce biz hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi, sen öleceksin de, senin ölümünü dört gözle bekleyen o inkârcılar dünyada ebedî mi kalacaklar?” (Enbiya / 34)
“Rasûlüm! Gerçek şu ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler.” (Zümer/ 30)
Hepimiz ölümlüyüz Elhamdülillah…
Gerisinde kaldıklarımıza hizmet, önünde olduklarımıza örnek olmak zorundayız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun…