Telaşla takvime baktığımda Recep ayının üçüydü, yetişmesi gerekenleri hesapladım, epey gün var deyip rahat bir nefes aldım. Bu gün takvim Ramazan-ı Şerif’in 16’sını gösteriyor. Ne çabuk geldi mübarek, tadını alamadan ne çabuk gidiyor.
Şeytanlar bağlanmıştı, bir nefsimizle boğuşuyorduk. Günün hepsi ayrı lezzetler ve saatlerle yaşanıyordu. İmsak ve onun tatlı heyecanı, davulsuz Datça’da, ağustos böcekleri, uzaklardan gelen köpek seslerinden başka tıkırtı yok. Bir de bahçemizdeki uyuşuk kirpi, her sahur bahçede gezinip ezanı bekliyor.
Bartın’da sahura ney dinletisi ile uyanır, ilahi ile tamamlardık. Öyle sakin öyle huzur dolu tınılardı ki, yemek yemeği istemezdik dinlerken. Bütün evlerin ışıkları yanardı. Tutan tutmayan, Karadeniz işte her şey coşkuludur.
İftarlar dolu dolu, bir apartman diğerinde, evimizde misafir aldığımız gün yemek yerdik, diğer günler hep misafirlikte. Özlemiş gönlüm kalabalık iftar sofralarını.
Tunceli, Nazımiye de bir lojman dolusu aile. Hayatımın en muhteşem Ramazanı, Sabah mukabele, öğlen tekrarı, akşam düğün kıvamında iftarlar, teravihe kadar çay sohbet, sahura kadar muhabbet.
Ah ülkem insanı, ah vatanım toprakları.
Mardin’de başka, Eskişehir’de başka, Sakarya’da, Karabük’te, Muğla’da, Bursa’da başka, ama ille de İstanbul’da Ramazan-ı Şerif. CAMİLERİN CEM OLDUĞU DİYAR. Gönüllerin şifa bulduğu türbeler beldesi. Yaşayanı öleni, tarifsiz hallerde her demi.
Sultan Ahmet meydanının meşhur iftar telaşı değil sadece. Mısır Çarşısındaki koşuşturmaca. Pide kuyrukları da değil. Seheri Eyüp Sultan’da beklemek. Piyer Loti’de iftar yapmak. Mezarlarla konuşa konuşa gecenin bir saatinde aşağı inmek. Yuşa tepesinden Said el Hudri’ye (r.a.) Aziz Mahmut Hüdayi’den Mehmet Emin Tokadi’ye, Sümbül Efendi’den, Yahya Efendi’ye ziyaret kapılarında dua tüllendirmek.
Ah mübarek Ramazan, ne zaman geldin nereye gidiyorsun. Ne tevbemiz bitti, ne duamız yetti. Ne Kur’anla halleştik, ne eşle dostla helalleştik. Elveda elveda nidalarına ne zaman geçtik.
Ramazan’ı kabul olanlara bayram namazından sonra Cehennemden azadlık beratı verilir, hak edebildik mi?
Ah mübarek her güzel gibi adınla gelip tadınla gidiyorsun. Rabbim hakkıyla eda edenlerden eylesin hepimizi.
