Sabır; Nefsi Allah’ a itaat etmeye hapsetmek ve bu itaate devamlılığını muhafaza etmek, onu ihlasla kollamak ve ilimle güzelleştirmeye denir.
Ali İmran Suresi 200. ayeti kerimede şöyle buyuruyor. “Ey iman edenler! sabredin, sebat gösterin ve Allah yolunda nöbet bekleyiniz ve Allah’tan korkunuz ki, felah bulasınız.”
Günlük hayatımızın koşuşturmacası içinde, adeta bir karmaşanın içinde kaybolmuş gibi hissediyoruz. Sürekli bir arayış ve telaş hali içindeyiz. Bu arayış ve telaş, bizi kimi zaman sabırsızlığa sürüklüyor. Hemen sonuca ulaşmak istiyoruz, engelleri kaldıramadan ilerlemek istiyoruz. Oysa sabır, hayatın en önemli iksirlerinden biridir.
Kur’an-ı Kerim’de de sabra birçok ayette vurgu yapılmaktadır. Sabır, zorluklar karşısında metanetli davranmak, Allah’ın rızasını gözeterek istek ve arzuları geciktirmek ve her türlü olumsuzlukta tevekkül göstermek olarak özetlenebilir.
Sabır, birçok faydaya sahiptir. Allah’ın rızasını kazandırır, günahlardan korunmaya yardımcı olur, zorluklara karşı metanet kazandırır, iman ve tevekkülü artırır, müminlerin psikolojik ve ruhsal açıdan güçlenmesini sağlar.
Dünya çölünde telaşlar peşini bırakmaz azizim. Allahu Teala sana bir musibet bir bela verdiğinde bu bir imtihandır deyip sabretmek gerekir. Tüm dertlere karşı sabreden en güzel örnek Peygamber Efendimiz (s.a.v.) değil midir?
Sabır tohumu ek gövdene,
Ateş düşmeden kor yüreğe,
Vakit ölmeden gün ölmeden, güller solmadan,
Sabır tohumu ek gövdene…
Sabret ki kalbinde güller açsın, zira sabır sükunetin anahtarıdır kim doğru açarsa kurtulur ve refaha kavuşur.
Sabır rahmet kapısını çalmanın adıdır. Her kapının dahi bir çalma şekli vardır. Sabreden beklerken niye hâlâ gelmedi demeyecek isyana girmeyecek. Kapı eğer çalındıysa mutlaka açılır ama bazen de o kapının daha açılma vakti değildir. Bin kez çalsan da açamazsın. İşte kapı açılmadı diye isyan etmezsen aşk ile beklersen o kapıda elbet sultan sana o kapıyı açar ama eğer isyana kapılırsan o vakit değil o kapının açılması nice kapıları dahi yüzüne kapatırsın vesselam.