Nazar boncuğu ya da nazar muncuğu artık adına ne derseniz deyin toplumumuzda hem dekorasyon için evlere, ağaçlara asılan hem de kem gözlerden korunmak için çocuklara, yeni alınan arabaya, eşyalara vb. takılan bir tür kötü göz savar olarak kullanılıyor. Kökenine bakıldığında yapılan kazı çalışmalarında ilk olarak M.Ö. 3.300 yılında Mezopotamya’da bulunmuş. Tabi bu kalıntı bizim bildiğimiz şekliyle nazar boncuklarına benzemese de görünüşü andırmaktadır. Neden mavi oluşu, mavi rengin doğadaki yaygınlığından dolayı olduğu bu yüzden insanın aşina olduğu bir şeyi kendisine korunak yapmak istemesi, İlk yapılan nazar boncuklarının Mısır’da yapılmış olması ve buradaki üretilen boncukların içerisinde bulunan kilin yapısındaki bakır ve kobaltın fırınlanınca mavi renge dönüşmesi ve böylece sonraki üretilen boncuklarında bu boncuklardan kopya edilmesi ya da mavi göz renginin az görülmesinden dolayı eski çağlarda bu renkli gözelere sahip olanların cadılıkla suçlanması ve bu rengin kötülüklere karşı bir kalkan olarak kullanılmak istemesi gibi karışık ve benimde yazarken sıkıldığım bu sebepler belki biri ya da bir kaçı nazar boncuklarının mavi olmasına neden olmuştur diyebiliriz.
Daha önemli bir meseleye gelirsek bu boncukların dini ve bilimsel boyutu nedir? Diyanetin fetvasına baktığımızda nazarın olduğu ifade edilirken çocuklara, eşyaya nazar boncuğu takmanın caiz olmadığı belirtilmektedir. Kalem Suresi’nin 51. Ayet’inde geçen ‘’…Neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi…’’ ayeti nazarın olduğunu kanıtlayan ayetlerden olduğu söylense de aslında ayetin geneline baktığımızda bunun bir nazar ayeti olmadığı, müşriklerin öfkesinden dolayı Hz. Peygamber’e (s.a.v.) zarar vermek istemesi ama bir şey yapamamalarından dolayı hiddetlenmelerinden bahsetmektedir.
Pösodo bilim yani sahte bilim olarak çalışılan nazarın etkisi başlıklı çalışmalar parapsikolojinin alanına girer ve açıkçası bilimler içerisinde pek itibar görmez çünkü deneysel değildir, tekrarlanamaz, sonuçları kaydedilip bir kuram oluşturulmaz. Ancak bunun böyle olması tamamen geçersiz olduğu anlamına da gelmez. Kozmolojiye çalışmalardan elde ettiğimiz bilgiler bize evrenin tamamen enerjiden oluşmuş olabileceğini söylemektedir. Kendini gerçekleştiren kehanet denilen durum bilimle açıklanama ancak kötü düşünmenin insan üzerindeki böylesi etkisi de tamamen yadsınamaz. Dolayısıyla nazarın dini bir boyutu olsun ya da olmasın kötü düşünmenin, kötü bakmanın bir enerji açığa çıkardığı ve bu enerjinin de karşıdakine zarar verebileceği ifade edilebilir. Ancak bunun kötü etkisinden nazar boncuğuyla kurtulabileceğini düşünmek, masaya üç kere vurmak vb. uygulamaların tamamının işlevsiz olduğu ortadadır. Son olarak Köln Üniversitesi’nde yapılan ‘’Keep Your Fingers Crossed’’ adlı çalışmada bu gibi batıl inançlara sahip olmanın bazı testlerde daha başarılı olaya katkısının da olduğu görülüyor. Sonuç olarak bu gibi uygulamalar kötü gözlerden korunmak için faydasız olsa da Plesebo etkisi olarak faydalı olabileceği söylenebilir.