Dünyada hiçbir gayret yoktur ki, sonucuna er ya da geç erişilemesin.
Evet, kıymetli arkadaşlar. Giriş paragrafında da okuduğunuz gibi, samimiyetle yoğrulmuş gayretkâr çalışmaların sonuçları er ya da geç neticeye ulaşmıştır. Bu olgu geçmişte de değişmemiştir, gelecekte de değişmeyecektir. Ülkeler, toplumlar, gruplar ya da kişiler… Hangi sınıflandırmanın içinde olurlarsa olsunlar, her daim olumlu sonuçlarla bir şekilde bağlarını devam ettirmektedirler.
Birçok aydın, fikir adamı ya da insanlığa faydası olmuş entelektüel ve kendini çeşitli dallarda yetiştirmeyi amaç edinmiş şahsiyetlerin hayatlarını incelediğimizde, birçoğunun zamandan, mekândan belki de çevresinden fazlaca fedakârlıklar göstererek çalışmalarına devam ettiği görülmektedir. Acaba bu insanları içeriden ya da dışarıdan iten bir güç mü vardı ki, burası tartışılır. Lakin kesin olan bir olgunun olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bu şahsiyetler, herkese ve her şeye rağmen, hatta tüm olumsuz düşüncelere rağmen fayda üretmeye çalışıp karşılıklı ya da karşılıksız başka insanların hayatlarına dokunmayı amaç edinmişlerdir.
Kimi felsefe, kimi tıp, kimi teknolojik alanda, kimisi de edebiyat sahasında toplumsal yapıların ve realitelerin bir kenarından girmeyi başarmışlardır. İnsanların fiziksel ve düşünsel hayatlarına kalemleriyle ve bilgileriyle dokunup adlarını tarihe geçirmişler. Çünkü bu şahsiyetler biliyorlardı ki, insanoğlunun ihtiyacı sadece materyalist düşüncesinin ürünü olan, yegâne ekonomik değeri olan gereçler değildi. Hem ekonomik değeri olan hem de zihinsel dünyalarında çığır açacak bir takım sanatlar da gerekliydi. Ve bu sanat diye tanımladığımız ilimler vesilesiyle de birçok gencimiz başka gençlerin yollarını açıp, arkadan gelecek olanlara da yol göstermeyi bir gönül borcu olarak zihinlerine nakşetmişlerdir.
Evet, birçoğu bu ilimlerin üstadı, hocası oldular. Bildiklerini, öğrendiklerini başkalarına aktardılar. Ve bu ilim halkası dalga dalga genişledi. Gayret dediğimiz hâli aslında psikolojik bir harp olarak da niteleyebiliriz. Çünkü gayret, sürekliliği vurgulayıp yanında azık olarak samimiyeti de ister. İster ki sonuca varabilsin.
“Daima hizmet ve gayret içinde ol. Çünkü hayatın gerçek lezzeti, hiç bezginliği olmayan bir yorgunluktadır.” (İmam Şafii)
İmam Şafii’nin de belirttiği gibi, hiç bezginliği olmayan bir yorgunluk aslında hayatın gerçek lezzetidir.
Dava ve şuur sahibi olan ve bu yolda ter döken, insanların, çocukların ve gençlerin hayatlarına küçücük de olsa ufak bir dokunuşla değen kişilik sahibi yüce gönüllü tüm kardeşlerime selam ediyorum.
Selametle…