Yaratan Rabbinin adıyla oku!
(Alak Suresi 1. Ayet)
İnsanlar ilk emrin okumak ile ilgili olduğu konusunda hemfikirdirler fakat bu emrin manasını kavrayabilen, anlamlandırabilenlerin sayısının pek az olduğu da utanç verici bir gerçek. İlahi kitapta geçen ilk emir, “Yaratan Rabbinin adıyla oku” dur, evet. Fakat niçin? Yaratıcı niçin okumamıza bu denli önem veriyor?
Önceden ben de insanların çoğunluğu gibi ilk emir budur, bunu yapmam lâzım deyip geçiyordum. Ancak zamanla anladım ki okumak, yaratılanı Yaratıcı ’sına yaklaştıran bir tür eylemmiş.
Okudukça, sayfaları çevirdikçe Rabbimi bulduğumu ve O’na daha fazla yaklaştığımı hissediyorum. Sık sık okuma yaptığım günlerde secdede kalma süremin bile değiştiğini fark ettim. Dinî olsun olmasın, fikriyatıma uysun uymasın, şiir olsun hikâye olsun Yüce Kur’an-ı Kerim olsun okuduğum her bir metin sanatı (insanı) ve Sanatçı’yı (Allah’ı) daha kapsamlı düşünmeme, zihnimde O’na daha çok yer vermeme sebep oluyor. Böyle olunca okuma hevesim artıyor ve hazineme kattığım her bir sözcük ile Allah’ı gereği gibi tanımak için can atıyorum.
Okumak konusundaki meramımız Allah’ı tanımak olmalıdır. Yaratan Rabbimizin adıyla okursak okuduğumuzun bir anlamı olur. Bakın Zümer Suresi’nde Rab ne diyor?
“Onlar Allah’ı gereği gibi tanımadılar. Hâlbuki kıyamet günü bütün yeryüzü O’nun kabzasındadır. Gökler O’nun sağ eliyle (gücüyle) dürülür. Allah, onların eş koştuklarından çok münezzeh ve çok yücedir.” (67. Ayet)
Birçok ayeti incelediğimizde Allah’ı tanımanın esas yollarından birinin okumak olduğunu görüyoruz. Bütün bunlara bakarak söyleyebiliriz ki, okursak Rabbimizi de kendimizi öğreniriz. Bu yüzden emirler arasındaki ilişkiyi fark edip öğrenmek için gayret etmeliyiz.
Bu bahsi Efendimiz (as) ‘ın sözleriyle bitirmek ve netleştirmek istiyorum.
Bir gün sahabelerden biri Efendimiz’in (s.a.v.) yanına gelip, “Ya Rasulallah, amellerin daha faziletlisi nedir?” diye sormuş. Efendimiz (as) ise “Allah’ı bilmek” yanıtını vermiş. Sahabe bu kez de “Hangi amel mertebeyi arttırır?” demiş, Efendimiz (s.a.v.) tekrardan “Allah’ı bilmek” diye yanıtlamış. Efendimiz‘in (as), “Biz amelden soruyoruz, siz ilimden bahsediyorsunuz!” diyen sahabeye verdiği yanıt ise pekâlâ düşündürücüdür:
“Allah’ı bilerek yapılan az amel bile fayda verir. Fakat cehaletle yapılan çok amel bile fayda sağlamaz!” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, IV, 688)
Allah’ı bilenlerden olmamız duası ile.
“De ki: “Bilenler ile bilmeyenler, hiç bir olur mu? Hiç şüphesiz ancak akıl sahipleri (bunu) idrak edip anlar.” (Zümer Suresi 9. Ayet)