2.5 C
Bursa
9 Nisan 2025 Çarşamba
spot_img
Ana SayfaİbadetlerŞeker Tadında Vakitlerin Ardından

Şeker Tadında Vakitlerin Ardından

Şeker, Arapça şükür kelimesinin, aynı harflerle düz (fethalı) okunuşudur. Rasulullah’ın (s.a.v.) “Şükreden bir kul olmayayım mı?” kavli şerîfi ne kadar da nazenin bir sözüdür, dili tatlandıran.

İradenin kemale ermesi oruç ile taçlandı. Oruç, Farsçadan dilimize geçse de, Kur’ân-ı Kerim’de “uruç” (عرج) fiili ‘yükselmek’ anlamındadır. İşte Rabbine, sadece Rabbine dini has kılarak uruç eden, yükselen gönüller de on bir ayın sultanı ile uruç etti, manen yükseldi, coştu.

Peygamber Efendimiz -Sallahu Aleyhi Vessellem-, Cebrâil -Aleyhi ve Selleme- her Ramazan’da kendisine vahyolunanı arz ederken, Cebrail de bu arza mukâbele eyledi. Bu buluşmayı gönüllerinde meşale gibi taşıyan Kur’an-ı Kerîm sevdalıları da, aynı mukâbeleye mukâbele ederek bu ve her Şehri Ramazan’da bu nebevî sünneti taklît eyledi.

Taklit, tahkîkin kapısını aralamaktı. Tahkik etmek ise, hakîkati murat eden insanın fıtrî bir meyliydi. Hakîkat yolunun techîzâtı ise gayretti, emekti, sabırdı ve asîl ve asıl maksat ise, tüm bu vasıflar ile şükre erişmekti.

Acı da olsa, ağrılı da olsa, zor ve meşakkatli de olsa, bazen taşlı, bazen dikenli de olsa, susuz, uykusuz bu yollar, hedefe ulaşma kararlığında tatlıydı, lezzetliydi, şeker gibiydi.

Bu şükrü dilinde ve gönlünde ve dahi tüm letaiflerinde tecrübe edenler, hem içi tatlı, hem dili (Ben oruçluyum) janjanlı, ışıl ışıl haleler ile dokunduğu her gönle gecesinde, gündüzünde ışık saçtı!

“Şükreden bir kul olmayayım mı?”… Şükreden o kul, o denli her hâliyle şeker misali tat bıraktı da gitti ki, dillere, gönüllere… Gönüller O’nunla gül soludu, gül koktu, güle doydu.

O’nun sözleri, fiilleri ve dahi tüm hayatı, dünya nimetini ahirete tohum olarak ekmek isteyene lezzet verdi, veriyordu da, verecekti de!

Şeker tadında bir zaman dilimini daha arkamızda bırakırken, bayram sadece 3 gün müydü!? Her iftar bir bayram şenliği ve zenginliğinde değil miydi?!

Oruçlunun ağız kokusu, Efendimizin (s.a.v.( ifadesi ile misk kokuluydu. Bu misk kokusu ile tilavet edilen mukabeleler kim bilir o meclisleri saran tavvafun meleklerini mest eyledi de, Rabbimize bu ağızlardan çıkan arzın en yüksek kelimelerini defaatle sevinçle muştuladılar belki de!

Şeker tadındaydı vakitler, iftar ve sahurlar, tespih meclisleri, itikaf köşeleri. Şeker gibiydi iftarın ardından teravih telâşları. Çoluk, çocuk, genç, yaşlı aynı heyecanın, aynı halkanın içinde, aynı safta omuz omuza yer almanın lezzetini yudumladı. Saf saf oldukça omuzlar, gönle de en safından şifa esintileri ile serinlik ve sekinet meltemleri esti.

Davulcunun gece yarısı söylediği nağmeler, geceyi ihya ederken, teheccüd ile tecdid olma fırsatı sundu, teknolojiden uyuşan hislere.

Şekeeer vakitlerdi ahhh şeker… Sahurundan iftarına, iftarından teravih ve teheccüd ve seherine dek.

Belki de o yüzden ecdad, fıtır bayramını ‘şeker’ diye isimlendirdi.

İnsan olma ve oruç tutmaya güç yetirme fıtratına sahip olmak, şükür ile karşılığını buldu. Fıtır sadakasının hikmeti, işte bu şükrün edasıydı. Mideler, karaciğer ve bedenin tüm elemanları ve dahi zihin ve fikirler, oruç ile arındı.

Bu arınmanın neticesi olarak da, maddenin ağırlığından kurtulma hissiyatına erişildi. Zekat, tezkiyeydi. Arınma, maddeyi sırttan indirerek hafiflemeydi.

Maddeye hırs ile bakmak ve üst üste yığmak yerine, şöyle kinayeli bir tebessüm atarak kırktan sadece birini elden çıkararak ona veda etmekti.

Yemek içmek helal olduğu halde bu eylem bir süreliğine kısıtlandı ki, Kur’an’ın çizdiği Müslüman profili muttaki bir insan olmak demekti. Hem melîki hem mâliki olan Rabbin rızası, hatırı ve hakkı için, insanın bazen helallerden de vazgeçmesi gerekti. Bu vazgeçiş, insanın iradesini kemale erdirmesinde en mühim dersti.

Bir ay, kulun ihsan boyutunun kenarını köşesini de olsa tecrübe etmesi, 11 ay yorulan ruhlara öyle bir inşirah verdi ki, vakitler, sofralar, ikramlar, imkânlar bu inşirah ile genişledi de genişledi.

Âdeta semadan Cebrail (a.s.) ve melekler tüm işlerin halli için, bereket için ve dahi 1000 aylık, 83 yıllık bir ömre karşılık gelecek bir kutlu fırsat ve selâmı indirdi de indirdi. (Kadir Sûresi)

Ve bu kadar şekerli ve bereketli vakitlerin ardından gelen bayram da bir hediye gibiydi. Yepyeni bayramlıkları giyiniz, artık yiyiniz, içiniz! nakaratı ise çocuklara, yarınlarını da imâr ve inşa edecekleri iradelerine en tatlı ve en güzelinden bir müjde sesiydi!

والله أعلمُ بالصواب

– Her Şeyin En Doğrusunu Allah Bilir –

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SOSYAL MEDYA

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
4,338TakipçilerTakip Et
- Reklam -spot_img

Yeni İçerikler

Son Yorumlar

Dilek Baysal yorumladı Şeker Tadında Vakitlerin Ardından
nurettinacar2016@gmail.com yorumladı Cebel-î Nûr-un Gül Goncası
Saniye yorumladı Sonbaharda Gelen Bahar
Gönül yorumladı Sonbaharda Gelen Bahar