Sevgili okurlar, biz Allah’ın selamı ile yazımıza başlayıp ondan sonra da bu güzel kelama gerekli hassasiyeti göstermeyen, selam vermemek için kırk takla atan ve hatta selamı eleştirenleri azıcık konuşalım.
Önce selam nedir ona bakalım.
Selam; anlam olarak iyilik, esenlik, mutluluk, saadet, huzur, dua anlamlarını içeren çok güzel ve bir o kadar da özel bir kavram. Özel çünkü İslami yani Müslümana özel ve ayrıca da ilahi bir nitelik taşıyor. Zaten selama karşı çıkanlar da bu sebepten dolayı karşı çıkıyor. Sırf bu yüzden üstelik “Selamünaleyküm” ifadesi yerine nice alternatifler denediler ve denemekteler ve algı yöntemleri ile bizlere de bunları söyletmek için bir nevi çırpınmaktalar. Örneğin yarısını kırpıp, sadece “selam” dediler, olmadı. Oysa “selam” da zaten yine “selamünaleyküm” ün bir yarısı. Birinin anlamı “iyilik sizin üzerinize olsun” diğeri ise sadece “iyilik” anlamına geliyor. Yani duanın yarısını kes yapıştır. Amaç ne? İslami kavramı bir şekilde uygulamamak. Yine aslen Farsçadan bize gelse de bin yıldır bizim olan merhabayı denediler ki biz zaten bu ifadeyi kullanırız ve selam ile merhaba ikisi de bizim olduğu için kendi söylediklerinden tam olarak mutlu da olamıyorlar.
Allah akıl vermiş, aslında şöyle bir düşünseler, selam kelimesi öylesine önemli bir kelime ve de bir ihtiyaç ki bu güzel ifadenin yerine İngilizce’de “hi” Fransızca’da “bonjur” gibi ifadeler kullanılır fakat hiç biri “selamünaleyküm” kelimesinin verdiği hazzı, tadı, huzuru, esenliği en önemlisi de anlamı vermez-veremez.
Peki bizim derdimiz ne? Peygamber efendimiz (s.a.v) “Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, yaşlı olan genç olana versin” buyurduğu ve yine “Aranızda yaygınlaştırın” diye ısrarla tavsiye ettiği bir özellik selam. Hiç birbirini görmemiş tanımamış iki Müslümanın bile herhangi bir coğrafyada karşılaştıklarında, yıllardır birbirini tanıyormuşçasına “Esselamu aleyküm” diyerek kaynaştığı selam kavramı, büyük manalar barındırmasının yanında en önemli evrensel özelliği ise insanları birbiri ile kaynaştırma ve huzur ortamı oluşturmayı amaçlamaktadır.
Bir ara Twitter üzerinden selam vermek yasaklansın diye kampanya başlatılmıştı. Hiç birbirinin semtine bile uğramamış insanların bile, birbiri ile bir ortak nokta oluşturan ve çok özel bir muhabbet niteliği taşıyan bu kavrama düşmanlık etmenin amacı nedir? Sahi anlamı karşısındaki kişiye esenlik ve mutluluk dilemek olan bir kavramda asgari bir müşterek olarak paylaşmayı içeren bir ifadeye karşı durmanın anlamı nedir? Böyle özel bir kelimeye düşmanlık ortaya koyabilmek İslami değerlere düşmanca bir bakış açısı içermekten de öte sosyolojik anlamda sıkıntılı bir ruh haline sahip olunduğu, kanaatini edinebilmek de mümkün açıkçası.
Aslında konu şu, bizim öz değerlerimize yabancı olan; hatta yabancıdan ziyade içimizde yetişip de, içinde yetiştiği değerlere karşı duran kişilerin derdi aslında selam, kelam vs. değil! Onların antipatik baktıkları asıl şey onun, o kavramın İslami olmasıdır. Bu ihtiyaca bizden olmayan bir alternatif aramaya çabaları da bundan.
Zaten bu batı, batı diyenlerin derdi batı falan da değildir; amaçları genel anlamda İslam karşıtlığıdır. Bugün bazı nev-i şahsına münhasır örneklerle bize gösterdikleri batı değil de bir Hint inancı ya da Caynist bir felsefe de olabilir. Biz İslam ile ilimde fen de teknolojide tıpta zirveye ulaşsak bile onlar yine İslamı kutsayacak değil. Batı çökse, yine karşı durup bu sefer başka kavramlarla karşımıza gelirler. Gelirler çünkü dertleri şu bu değil sadece İslam ve İslami değerlere karşı durmak.
Bunlara Allah hidayet versin diyelim, fakat şunu da ifade edelim ki, bu zihniyet hep aynı kaynaktan besleniyor. Selama karşı çıkan, ülkemize düşmanlık eden, toplumun değerlerine, milletimize, bayrağımıza dil uzatanlar hep menşei dışarıda akımlardan ya da bu akımlarla bağlantılı olan oralara hizmet eden ve sonucu aynı ola çıkan kaynaklardan besleniyorlar. Bu yapılanmalara karşı ciddi tedbirler alınmalıdır.
Hiç kimse toplum değerlerine hakaret etmeye aşağılamaya fikir özgürlüğü falan demesin zira her hangi biri, Fransa’da ya da İngiltere’de veya bu gruplara göre demokrat veya özgür olarak nitelendirdikleri her hangi bir ülkede o ülke ya da toplumunun değerlerine küfür ve hakaret edemez. Bir ülkenin bölünmez bütünlüğüne, dini ve toplumsal değerlerine fikir özgürlüğü gibi bir şeyin arkasına sığınarak dil uzatamaz. Aslında Malcom X bu gibileri “İslâm’a sövmekten başka fikri olmayanlar, fikrin değil İslâm’a sövmenin hürriyetini istiyor.” Tespiti ile çok yerinde bir cümle ile ifade etmişti.
Hepiniz sağlıcakla kalın.
Ne diyoruz? “Selamünaleyküm” Allah’ın selamı, esenlik, mutluluk, saadet üzerinize olsun.