“Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman”
(81/ 8-9)
İnsanlığı yok etmeye and içmiş insanların katlettiği masumların, arkadaşlarıyla oyun oynarken atılan mermi ile ölen kızın, ruh üflenmiş çocukların bedenlerden koparılıp atılmasının hesabı sorulduğu zaman…
Bir yanda kazancına kazanç katıp sefahat içinde yaşayanlara, plazaların ve apartmanların çöplüklerinde ekmek arayıp karnını doyurup yaşamak ve ailesinin geçim mücadelesini verenlerin hesabı sorulduğu zaman…
Hilelerle kazancına kazanç katan, helal gıda- rızık peşinde koşmayıp çağın kirli yasal yollarıyla servet kazananların, ölçü- tartıya bakmadan kazancına haram bulaştıran, ürettiğini türlü yalanlarla insanlara pazarlayan mülk çetelerine kazançlarının haddi- hesabı sorulduğu zaman…
Şehrin uzak bir köşesinde evsiz, yurtsuz ve barksız yapayalnız yaşayan, bir evde yaşamanın, sıcak yuva özlemi içinde ömür tüketirken sokakların kanuna esir olup ölen ve öldürenlerin hesabı sorulduğu zaman…
Sadece son yüz yıl içinde kurduğu düzenin kendi hâkimiyetinin devamı için mücadele eden ve bunu kalıcı kılmak isteyen güç merkezlerinin kendilerine tehdit olarak gördüğü insanları dışlayıp inkâr ve imha çabası içinde öldürdüklerinin hesabı sorulduğu zaman…
Yanı başındaki insanların haklarının ellerinden alınmasına seyirci kalmakla yetinmeyip, bu özgürlüklerin öteki dediği kimseler için kısıtlanmasına destek veren, zulümlere sessiz kalıp içten içe sevinenlere o sevinci kursağında bırakarak hesap sorulduğu zaman…
Aynı topraklar üzerinde yaşayıp ortak bir tarih ve medeniyet kuran toplulukların ideoloji, kimlik var oluşunu yapmaya çalışırken diğerini korku nesnesi olarak görüp egemenlerin ayak oyunlarına kanıp birbirini tehdit eden kardeşlerin kavgasında ölenlerin hesabı sorulduğu zaman…
Bir gece ansızın kapısı çalınıp kendisi götürülen, yoldan geçerken, eve dönerken üniformalıların tutuklayıp, bilmem hangi faaliyetlerinden ötürü sorgusuz- sualsiz suçlanıp, kafasına bir kurşun sıkılıp varlığı ortadan kaldırılan, adresi belli olmayan bir yere gömülen binlercesinin hesabı sorulduğu zaman…
Fabrikada mesai saatlerinin günün akışından kopardığı, bin bir emekle üretip zenginleştirdiği patronunun kasasını doldururken, modern köleliğin zincirsiz modelini üreten zenginlerin mesai- ücret- kar paylaşımı- haklar olarak hiçbirine duyarlılık göstermeyen zenginin fabrikasından çıkıp evine bir avuç huzur götürmenin telaşı içinde olanların hesabı sorulduğu zaman…
Sivas’ta Madımak otelinde insanlar kendilerini çepeçevre saran ateşten ve dumandan ölürken ve Başbağlar’da masumiyetini aşikâr olan insanlar kurşunlanıyorken, ateşi tutuşturanların ellerini ovuşturup zafer şarkılarıyla fitnelerinin galibiyetini kutlarken, mukaddes bedenleri toprağa verilenler hangi suçtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman…
Mahkemeler… Mahkemeler… Zulmün bekçiliğine soyunanlar… Kalemi kırılanların hangi günahtan ötürü katledildikleri sorulduğu zaman…
Anneler… Sevgi ve merhametten başka silahı olmayanlar… Askere gönderdiği çocuğunun ölümüyle yıkılanlar, Cumartesi günleri kayıp çocuklarının kemiklerden izini arayan yüreği yangın yeri olanlar, silah alıp dağa giden oğlunun ardından ölüm haberini alan annenin hangi suçlardan ötürü bu acıların verildiği sorulduğu zaman…
İnsanın ıstırapları üzerinden rant devşiren, bedenleri- ruhu uyuşturulup varlık alemindeki müstesna yerinden edilen, aile ve yurtları dağıtılan, esir olduğu maddeleri elde etmek için her şeyinden vazgeçenlerin hesabı sorulduğu zaman…
Uzun zamandır bekledikleri rahmet yağmurları yerine bombalar yağan, esmesini bekledikleri bereket rüzgârları yerine kimyasal silahlarla devrilen masum çocuklar, yaşlılar, kadınlar, erkeklerin hesabı sorulduğu zaman…
Bilgiyi tekellerine alıp, ilmi insanlardan saklamayı marifet sayan, insanlara bildikleri üzerinden hegemonya kurup sömüren, ilmiyle amel etmeyip insanları cehaletlerinin bataklığında boğulmalarına sebep olan, iktidarların öfkelerinden korkup uzlaşıp hakikati örten âlimlerin, bilginlerin vesile olduğu yanlışlıkların, fitnenin ve fesadın hesabı sorulduğu zaman…
Sahip oldukları kitle iletişim alet- edevatlarıyla insanların aklına, kalbine tarihin en büyük saldırısını gerçekleştirip, zihinleri uyuşturan, kalpleri körleştiren, kulakları sağırlaştıran, nefisleri azdıran bilgi, belge, görüntü, resim, yazı yayımlayanların neden olduğu kirlenmenin hesabı sorulduğu zaman…
Emanet aldığı canı, emrine sunulan toprağı, denizi ve göğü kirleten, zehirleyen, bozan, istismar eden, bunun sonucunda insanlığın ve âlemin fıtratını bozmaya yönelik her türlü girişimin hesabı sorulduğu zaman…
Yazılı ve görsel araçlarla bir sahneyi andıran dünyayı seyre dalan, yaşanan açlık, savaş ve kırımları sadece bakmakla yetinen, sorumluluğu üzerine almayıp bencilliğin marazi halinden memnun yaşayıp, kendini azade kılan benliklere bunların hesabı sorulduğu zaman…
Kendisine tevdi edilen kamusal (halk) görevlerini ihmal eden, bu makamlar üzerinden kendisi ve çevresini ihya eden, bulunduğu makamı mülkleştiren, menfaat odaklarının hezeyanlarını gözeten, makamın gerektirdiği ahlak- ilke ve anlayışlardan soyutlananlara bunların hesabı sorulduğu zaman…
Yaptıklarının yanına kar kaldığını düşünüp, hesabı sorulmamış- verilmemiş insanlığa karşı işlenmiş suçlarla yaşayan, kendisini dokunulmaz kılan güçleri çevresine toplayan, bunun rantı üzerinden sefahat içinde yüzenlere bunun hesabı sorulduğu zaman…
Hesabını Allah sorar deyip uyum, çatışmazlık, risk adına her türlü sorgulamadan yapılanları seyreden, zulme rıza gösterip hesap sormayıp hesabı erteleyenlere, Ahrette hesabı Allah sorar diyerek sorumluğunu baştan savanlara, Allah’ın kendi elleriyle onlara hesap sormasını istemeyenlere; bu zilletin hesabı sorulduğu zaman…
Artık;
İnsanların hesaba çekilecekleri (gün) yaklaştı.(21/1) Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız.(55/31) Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.(102/8) İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir.(2/284) Hâlbuki (o gün) onlar için, Allah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır.(39/47) Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.(17/ 13) “Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.” (69/20) Ve onlar Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi ulaştırırlar. Rablerinden içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar.(13/40) Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O’dur.(26/82) (Bazılarına ise) hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.(38/ 26) İşte, hesap günü için size vaad olunan şeyler bunlardır.(38/53) ve Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır.(4/ 86) ve O hesap görenlerin en çabuğudur.(6/62) Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.(21/47) Hesap yalnız bize aittir.(23/40)