Site icon İslam & İslamiyet – Kevser.Org

Tasavvufun Tanımı ve Konumu Hakkında Değerlendirme

Kitab El-Lüma’da Serrac, ilim ehlini yorumlarken üç guruptan bahsetmektedir. Bunlar
‘‘Hadisçiler, fıkıhçılar ve tasavvuf erbabı’’ dır.

Serrac, tasavvuf erbabı olan sufilere ait özellikleri ele alarak sufiliğin ne kadar değerli olduğunu ve tasavvuf ilminin diğer ilimlere olan derinliğini ele almıştır. Çünkü sufiler benliklerini bir tarafa bırakarak sadece Allah’ın rızasını gaye edinmişler ve kalplerini yalnızca ona yöneltmişlerdir.

Günümüz tasavvuf anlayışında yer alan halk içinde Hakk ile olmak anlayışı yerine, halktan kaçıp Hakk’a sığınmayı tercih etmeleri o dönemin en belirgin özelliklerindendir.

Tasavvuf erbabı olan sufiler hiçbir zaman Kur’an ve sünnet çizgisinden zerre-i miskal
şaşmamışlar ve bu çizgide edep dairesinde yaşamanın gayreti içerisinde olmuşlardır. Edebe o kadar riayet etmişlerdir ki bir çok manevi mertebeye bu şekilde ulaşmışlardır.

Batini ilimleri yaşarken aynı zamanda zahiri ilimlerden asla ödün vermemişler ve bu konuda yeri geldiğinde hadisçilerin ve fıkıhçıların ilimlerinden yararlanmakta asla tereddüt etmemişlerdir.

Sufiler çok iyi bilmektedirler ki ilimsiz yaşanan tasavvuf yolu, hakikat yerine kendilerini felakete sürükleyecektir.

O yüzden sufiler, hadis ilmine ve fıkıh ilmine azami değer vermişlerdir. İlmi sadece öğrenmekle kalmamış yaşantı haline getirerek aynı zamanda batıni boyutunu da ele almışlardır.

Serrac tasavvuf ehli olmayan ve tasavvufa karşı çıkan ilim ehlinin yanlış yaptığını açık bir şekilde dile getirmiş ve nedenlerini ele almıştır. Özellikle şöhret peşinde koşanların zillete uğradığını. Şöhret peşinde olmayanları ise yüce Allah’ın dünyada da ahirette de yücelttiğini ve bahtiyar ettiğini dile getirmiştir.

Yazıldığı dönem itibariyle Peygamber Efendimizin ve Sahabelerin yaşadığı batıni yaşantıdan
yavaş yavaş sapmalar başlamış ve bir çok zümre, sadece zahiri kısmı yaşayarak İslam’ı yaşadığını zannetmeye başlamıştır. Serrac’ın bu eserinde o dönemdeki gerçek İslam yaşantısı olan batini boyutu ele almış ve tasavvuf ehline yapılan eleştirilere de cevap vermiştir.

Tasavvuf’un ne olduğu, sufi isminin nasıl ortaya çıktığı, tasavvuf ehline olan eleştirilere cevap niteliği olacak konuları ele almıştır.

El-Luma’nın yazıldığı dönem ele alındığında, dönemine çok iyi ışık tuttuğu gibi İslam adına yapılan yanlışların düzeltilmesine de yazdıklarıyla çok büyük katkılar sağlamıştır.

Diğer tasavvuf klasiklerinden ayrılan temel yönü olarak bir çok tasavvufi terimin açıklamasının belki de ilk kez yer aldığı bir kaynak olması, El-Luma’yı eşsiz bir eser yapan en önemli unsurlardan bir tanesidir.

Serrac, sufilerin temel vasıflarını bu bölümde ele alırken onların hal ve yaşantılarını da dile
getirmiştir. Bilginin kendi başına yeterli olmayacağını, bunun yaşantıya dönüşmesi gerektiğini ve sufilerin bunu en iyi yapan taife olduğunu tüm detaylarıyla vurgulamıştır.

Belli bölümlerde Ayet ve Hadislerle desteklediği bilgilerin doğruluğunu da bu şekilde
pekiştirmiştir.

Kitab El-Luma’nın, yazıldığı dönemden bugüne tasavvuf ehlinden kalan manevi parıltıları, halen tüm güzelliğiyle yolumuzu aydınlatmaya devam etmektedir.

Yüce Allah ondan razı olsun. Selam ve dua ile…

Exit mobile version