…Şüphesiz Allah çok tevbe edenleri de, çok temizlenenleri de sever. (Bakara 222)
Din güzelliktir, güzelleştirir. Din temizliktir, temizleştirir.
Zaman varı kirletir, durağan olan her şeye biriktirir, hareket eden her şeyi eskitir. Zaman yaratılışın çok hızlı akışıdır. Öyle hızlı ki her saniye tekrar yaratıldığı halde hızından dolayı onu kesintisiz var zannederiz. Bu hızlı akış sadece ömrümüzü tüketmez. Kum fırtınasındaki yer değiştiren kum tepeleri gibi içimizde durmadan değişen duygu tepeleri, korku kuytuları, arzu dağları, şüphe ormanları oluşturur.
Sürekli bir şekilde akan zaman ve o akışta savrulup dağılan insan sabitlendiği kadar sağlam kalır. Bayrağın iki ucunun sıkı bağlanması nasıl onun ahenkle dalgalanmasını sağlıyorsa, sağlam bağlarla doğrulara sabitlenen insan da öyle ahenkle yaşar hayatını.
Zamanda sabitlenme ve ahenk işi ibadetlerle sağlanır. İnsanın zamanda öğütülmemesi, zamanı büküp ona hükmetmesi onu kontrol altına alması için vardır ibadetler. Canın sıkılınca dua edersin, mutlu olunca hamd edersin, yanlış yapınca tevbe edersin, bunlar için zamana ihtiyacın yok. Daha efdal zamanlar belirtilmiş, daha etkili vakitlere işaret edilmiş serbest bırakılmış. Ancak kulluk ve ibadet konusu nedense çok sert, çok katı zamanlarla mühürlenmiş.
Her farz ibadet içinde çok net zaman şartı barındırır. Kelime-i Şehadet, akil baliğ olduğun anda. Namaz ezan vakti girdiğinde. Oruç Ramazanı Şerifte imsak ve iftar aralığında, Hac zekat yine vakit ve zaman kıskacında.
Rabbimizin bu kadar sıkı zaman belirtmesinde bizi bir yere sabitlemesinde ne hikmetler var. Muradı nedir, nasıl nimetler saklamış, derinlere indikçe hayranlıkla görüyoruz.
En güzeli başıboş bırakılmamak, anne şefkatinden ince bir hal ile gözetilmek. Ilk adımlarını deneyen bebek hassasiyetiyle kollanmak. Günü, ışığı, geceyi, karanlığı. Mevsimleri ve o akıştaki enerji yoğunluklarını, toprağa temas ve suyun güzelleştiriciliği ile nasıl da detay detay nakşediliyor ömrümüze.
Fıkıh ibadet ilmidir, ne nasıl yapılır anlatır. Fıkıh kitaplarında birinci konu sular. Sular, evet sular. Temiz sular, temiz olup temizlemeyen sular, temiz olup temizleyen sular ve ve daha nice başlık.
Hayat salınırken seni sen yapan, insan olmanın kemal noktasını bulmana yardım edecek olan her fiil temizlikle başlıyor, temizlik su ile. Bismillah deyip suyu ve hükümlerini öğreniyorsun. Durgun suyun ölçüleri sabit, onu kirletecekler belli, akar suyun miktarı verilmiş onu kullanma şeklin beyan olunmuş. Kafa yorma, yorulma temizlen ve yüksel. Aşağılarda kalma diye.
Su bizim tenimizi ve eşyamızı temizliyor, hatta son hareketinden sonra üç yudum su içip bedeninde de temizlik ve ferahlık sağlıyorsun. Bu bize Rabbimizin tarifsiz lütfu. Korkunca, sıkılınca, yorulunca, bezince, daralınca abdest almamızın tavsiye edilmesi de ruha ve bedene biriken negatif enerjiden arınmamız için.
Arınmak…
Ne kadar içli bir ifade. Temizlik gibi sonradan gelen fazlalık kiri gidermek değil. Daha derin kirliliklerden kurtulmak. Düşüncende, niyetinde, özünde ayıklanıp derlenip toparlanmak.
Dinimin güzelliklerini gözler önüne sermek mutluluğu, onu yaşamak, anlatmak, hissettirdiklerini hissettirme çabası doğuruyor. Gözlerinle günaha baktın, açık net haram veya kerih görülen çirkinlik veya fayda sağlamayan malayani (boş işler) her ne ile gözünü meşgul ettiysen ki hepsinin gözün nurunda izi kiri kalıyor, hemen abdest alıp Kuran-ı Kerim’i açıp bir kaç sayfa okuman şifa oluyor. Gözdeki kirin temizliği bu şekilde yerleşmeden yapılıyor. Tüm kadınlar bilir, en kalıcı kiri bile çıkarmanın birinci kuralı acele etmektir. Leke zamanla yarışır. Günah da. Yerine oturmadan onu ve izini yok etmenin yolu, temizliğinde acele etmektir.
Dilinle mi yaptın bunu yine haram, mekruh, malanyani ki, dil gül gibidir yaprak yaprak açılır ve derya gibidir taşar köpürür. Onun hesabını vermek en zorudur. Her çıkan sözcük için hesap verilecek olan dilin kirini de zikir, tevbe, salavat, tevhid gibi farklı ve etkili manevi deterjanlarla yaparız. Bir çirkin kelime için yüz tevhid. Bir kırıcı cümle için yüz istiğfar. Bu reçeteler gönül iklimlerimizin tatmini ölçüsündedir.
Rabbim bizi tertemiz seviyor, bizi bize tertemiz sevdiriyor. Yalın sade dupduru. Şüphe duyunca abdestin bozulması, kalbin temizlikle doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor. Abdestin sıhhatine bakınca onun tenimize değen sudan çok daha fazlası olduğunu görürüz. Ağzımızın içinden, boğazımızın derinine, genzimize, parmak aralarına ve dirseklere uzanan su ve temasımız, o bölgeleri her gün avuçlarımızla canlandırmamız bizi yüklendiğimiz günlük hatta saatlik birikmişliklerden temizliyor.
Temizlik esastır insan olmada. Temizlik şarttır mümin olmada. Temizlik farzdır abid olmada. Suya sabuna dokunmak değil, ruha nefese dokunarak. Aynı duayla teslimiyeti, aynı hareketlerle ahengi, aynı dikkatle zihinde ve anda olmayı, sadece bir vakit abdest ile üzerimizdeki zararlı, görünür-görünmez tüm kirlerden kurtulmayı ve inşirahı sağlıyoruz, elhamdülillah
Burada da püf noktaları kaçırmamak lazım. Zaman kirletir, hayat kirletir, insan kirlenir, fikir, duygu, heves kirlenir. Kir eskime, bozulma, birikmedir. İnsan iradesiyle ve gayretiyle temizlenir. Daima bilinçli ve titiz olarak, zaman kaybetmeden en hızlı şekilde.
Ömür yolculuğunda tüm varlığımızın her noktasında somut veya soyut bu kirlenme kaçınılmaz ve devamlıdır. Temizlik de onu bir adım önünde vazgeçilmez ve devamlı olduğu sürece temiz kalmak, temiz kılmak mümkündür.
Cehennem temizlenmemişlerin arınma yeridir. Suyun ki ister çeşmeden, ister gözden aksın temizlediğine ateş gerekmez. Suyla temizlenmemiş kirleredir ateş ona bırakmadan kir ve çirkinlikleri tüm gayretimizle temizlenmek dileğiyle…
Rabbim kolaylaştırsın temizlik savaşımızı…