Günümüz materyalistlik dünyasında din olgusu maalesef günden güne çok farklı bir şekilde anlaşılmaya başlandı. Toplum olarak dini hayat tarzını kendi işlerimize, yaşantılarımıza ve sosyal çevremize göre esnetmeye başladık. Bu da, tabii ki farklı farklı manevi ve düşünsel sorunlar meydana getirmeye başladı biz farkında olmadan. Her birimizin elbet iman dairesi içerisinde çok çeşitli ibadet ve taatlarimiz mevcuttur. Lakin teslimiyet diye tabir ettiğimiz olay, hayatımızda tam anlamıyla maalesef tezahür etmemektedir…
Bakın bu kısım tartışılmaya açıktır işte.
Her birimiz açıktan ya da gizliden bir çok ibaret yapıyoruz fakat bu durum işlevsellik içerisinde samimi olarak kendisini gösteremiyor. Sebebi peki ne olsa gerek. Aslında cevabı çok açık olmakla beraber, bir türlü kendimizin de en az adımız kadar bildiğimiz bu cevabı içimize materyalist düşünce mantalitesi sebebiyle sindiremememizdir. Yüce Allah’tan her şeyi ayrıntısıyla hatta fazla fazla istememize rağmen aynı temennileri ki maalesef yine biz, hayatımıza aksettiremiyoruz. Her gün gelişmişlik adına çok fazla iş üretiyoruz. Fikir dünyasında kendi kendimize farklar atıp ufkumuzu çok ötelere taşıyoruz. Her gün daha fazla makam, daha fazla maddiyat çabası içerisinde debelenip duruyoruz. Uykusuz geceler biriktirip kendimizi bireysel olarak her sahada çok geliştiriyoruz. İşte bu gelişimin sonucunu nefsani bir duyguyla bencillik göstererek şahsımıza bağlarsak işte o zaman tüm birikimimizi çöpe atmış oluruz. Farkında olmamız lazım ki her çabanın ve her gelişimin ardından tevekkül ve teslimiyet gelmez ise her şeyin yegâne sahibi olan Mevla Teala, bizlere öyle bir karşılık verir ki farkına bile varamadan hayatımız tepetaklak oluverir.
Neden…
Çünkü biz, kulluğumuzun farkına varmadan küçük dağları ben yarattım edasıyla her şeyimizi borçlu olduğumuz Rabbimize vefa gösterip şükrümüz eda etmediğimizden dolayı böyle bir sonuca varmış bulunmaktayız. Dediğimiz gibi, İslamiyet için her türlü gelişim önem arz etmektedir. Ümmet için gerçekleştirdiğimiz her başarı Allah katında çok değerli görülmektedir. Hatırlayalım ki ilk ayet olan “OKU” emri, bir müslümanın her zaman gelişim içerisinde olması gerektiğini de vurgular. Unutmayalım ki farklı sahalarda çok çeşitli faydalar üretip müslümanlar için akîl bir şahsiyet olma yolunda emin adımlarla ilerleyen bir birey olmak günümüz dünyasında artık elzem olmakla birlikte teslimiyet esaslı olması daha da önem arz etmektedir.
Rabbimiz biz kullarına; gelişin, cömert olun, yardım sever olun, fakire, miskine, yolda kalmışlara ihtiyaçları halinde maddi manevî destek olun, dünyayı her türlü ilimle imar ve ihya edin ki en önemlisi de zihniyetleri imar ve ihya edin mesajını bizlere doğa da gördüğümüz tüm ayet-i kerimeler bünyesinde emreder. Bize düşen görev ise hiç bıkmadan usanmadan tevekkül ve teslimiyet esaslı gayretkârlığımızı her yerde sergileyebilmek olacaktır…
Hatırlatmakta fayda vardır diye düşünüyorum.
Allah-ü Teâlâ verdiği, ihsan ettiği nimeti kulunun üzerinde görmek ister. Akabinde de şükrünü görmek ister. İster ki bizlere karşılık olarak rıza-yı ilahiyi nasib eylesin…
Vesselam…
