Gönlümüze düşüp hayatımıza nakşetmeyen hiç bir şey için “keşke” dememek gerek.
Nasip…
Bazen olmadı diye sızlanan yüreğimize yine ilk koşan kalbimiz olur. Çünkü bilir ki hayrı da şerri de en iyi bilen O’dur. Bunu bilmenin rahatlığı ile ‘bunda da vardır bir hayır’ı alıp heybemize, dünya yolculuğunda olan yolumuza kaldığımız yerden devam ederiz çoğu kez. Bazen eksilerek, bazen de çoğalarak… Ama bir gerçek var ki her eksiliş aslında yeni bir çoğalmanın başlangıcıdır aslında! Sadece zamana sabır giydirmek gerek.
İsteklerimiz olmuyor diye ne Yaradan’a küsmek olur ne hayata… İmtihan o ki, hem varlıkta hem yoklukta. Kaldı ki bize verilmeyen zamanı geldiğinde daha güzeliyle veriliyor. Biz duamızın kabul edilmeyişine üzülürken sonrasında “iyi ki olmamış” mutluluğu yaşatıyor bize Mevlâ. Sadece sabrı doğru yerde kullanamayışımızın ceremesini çekiyoruz. Aceleciliğimizin bir nevi eksiklik olduğunu tartmadan!
Olmayan şeylerin isyanı ile değil olanların şükrü ile ömre tevekkül giydirmek lazım.
İmtihanlardan her zaman koşar adım çıkılmıyor. İmtihanlar karşısında eylemler sabır açmalı ki, mükâfatı da meyve versin.
Ne buyuruyordu Allah: “Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır; büyük mükâfat ise Allah’ın katındadır.” (Tegabün Suresi, 15. Ayet)
Hiçbir peygamber yoktur ki imtihandan geçmemiş olsun. Bu demek oluyor ki başımıza gelen sıkıntılar Yaratıcı’nın bizi unutmuş olmasından değil bilakis bize ne kadar değer verdiğinden, bizi ne kadar sevdiğinden. İmtihanın zorluklarında takılıp kalır, sabrı kuşanmazsak âyette bize bildirilen mükâfatı göz ardı etmiş oluruz. Sınav kâğıdımızı doğru cevaplarla doldururken Allah’ın vereceği notu unutmamak, imtihanın kolaylığı noktasında önemli.
Sabırla kalın…